Aralık Ayının En Güzel Küresel Festivali: Noel Pazarları

Aralık Ayının En Güzel Küresel Festivali: Noel Pazarları

Seyahat severler için, aralık ayında gidilecek rotalar genellikle en güzel Noel Pazarları nerede sorusuna verilen cevaplara göre şekillenir. Kuşkusuz, yılın en masalsı zamanı olarak tarif ettiğimiz bu zaman diliminde Noel Pazarlarının yeri çok büyük. Belki, ilk başlarda sadece toplumsal bir ritüelin parçası olarak ortaya çıkmış olsalar bile, sanıyorum artık olay basit bir ritüelin çok ötesinde. Peki hepimizin çok sevdiği, bu “küresel ritüel”, nasıl oldu da birçoğumuzun ajandasında yer etti.  Noel Pazarlarına da bir tür festival olarak bakarsak, bu dini ve kültürel geleneğin festival turizmi içinde nasıl yeniden icat edildiğini daha iyi anlayabiliriz.

Noel’in ne olduğunu kısaca hatırlatarak asıl konumuz olan Noel Pazarlarına geçelim. 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın dünyaya gelişinin kutlandığı bir Hıristiyan bayramı olan Noel’in dini içeriğini bir kenara koyuyor, tamamen dünyevi olan kısmının tarihine göz atıyoruz. Çünkü Noel’in ve Noel Pazarlarının büyüleyici atmosferinde kendinize bir yer bulabilmeniz için Hıristiyan olmanıza gerek yok. Belki de bu yüzden buraları çok seviyoruz. Tüketim ya da gösteri çağı bağlamında baktığınızda eleştirebileceğiniz birçok nokta bulabilirsiniz. Çağımızın en önemli eğilimlerinden biri, formu ya da içeriği ne olursa olsun, karşısına çıkan her fırsatı eğlence haline dönüştürebilmesi ve bu söylem üzerinden kurgulayabilmesidir. Buna itiraz etmek çok da yerinde olmaz. Ancak, günümüzde, seyahatten yeme-içme gibi birçok konuyu bu bağlama oturtabileceğiniz için, özellikle eğlence ve alışverişin AVM gibi suni bir ortama sıkıştırıldığını düşünürsek, Noel Pazarlarının yarattığı atmosfer, ihtiyaç duyduğumuz coşkuyu fazlasıyla sağlıyor gibi.

Noel Pazarı’nın tarihine baktığınızda karşınıza çıkan bilgiler sınırlı. Eski bir gelenek olsa da tam olarak ne zaman, nerede başladığına dair net bir bilgi bulmak zor. Ancak kaynakların, ağız birliği yaptığı tarih on dördüncü yüzyıl Avrupası. En Popüler Noel Pazarları listesinde Alsas Bölgesi’nin ve Almanya’nın başı çekmesi ise bir rastlantı değil. Çünkü Noel Pazarı aslında bir Alman geleneği olarak Dresden’de ortaya çıkmış. Ancak Strasburg Noel Pazarının tarihçesini okuduğunuzda, noel pazarlarının ilk izlerinin 12.yy’da Strasburg’da görüldüğünü öğreniyorsunuz. İlk başlarda 6 Aralık gibi “Striezelmarkt” yani Saint Nicholas Pazarı olarak Strasburg’da ana meydanda kurulmaya başlayan pazar daha sonra ChristKindMarkt olarak her yere yayılmış. ChristKindMarkt yani çocuk İsa olarak Türkçeleştirebileceğimiz isim değişikliği ise azizlere tapınma geleneğine son vermek için Martin Luther tarafından yapılmış. Aslında bunun diğer anlamı, bölgenin Katolik Kilisesi’nden Protestan Kilisesi’ne geçmesi demek. 19.yy’dan itibaren Noel Pazarları 6 gün boyunca açık kalırken yüzyılın ikincisi yarısı 36 güne kadar uzatılmış. Günlerin uzatılmasına paralel olarak, kuruldukları meydanlarda çoğalmış.

Noel Pazarlarının ortaya çıkışı ile ilgili, daha eskiye dayanan bir başka hikâye var. 1296 yılında Viyana’da İmparator Albrecht I, Aralık ayının başında, yaklaşan soğuk kış günleri için halkın erzak depolayabilmesi amacıyla alışveriş yapabileceği bir market kurdurmuş. Bu amaçla kurulan markette zaman içinde Noel’de çocuklara verilmek için hediyeler vb el işi ürünler de satılmaya başlamış. İster ticaretle ister savaşlarla ister evliliklerle olsun iletişim arttıkça, kültürün bazı parçaları, gelenekler sadece doğduğu yerde kalmıyor. Viyana’daki o marketin nereye vardığını bugün hepimiz tecrübe ediyoruz.

Aslında bugünkü Noel Pazarları için tam bir dünya vatandaşı diyebiliriz. Mesela, keyifle süslediğimiz ya da yılın bu zamanı dışarıda görmekten mutluluk duyduğumuz, Noel Pazarlarının, kent meydanlarının en güzel süsü yılbaşı ağaçlarının bu hale gelmesi de Noel Pazarlarının hikayesi kadar eski. Yeşil ağaçların kötü ruhları ve hastalıkları uzak tuttuğuna dair bir inanış varmış. Kuzey Avrupa’da yılın en uzun gecesi, kışın geride kalışını ve doğanın tekrar canlanışını simgelediği için yeşil ağaçlar yerleştirilirmiş. Gelenek eski ve oldukça büyük bir coğrafyada yaygın olunca, arkasında birden fazla hikâye bulmak şaşırtıcı değil. Ağaç süslemeleri ile ilgili diğer bir gelenek de Adem ve Havva’nın bahçesine gönderme yapan “Cennet Ağacı” olarak da bilinen köknar ağacını elmalar ile süslemekmiş. Martin Luther ise ağaçları içeriye taşıyan ilkler arasında. Yürürken ağaçların ve yıldızların güzelliğinden etkilenen Luther, evine bir ağaç getirerek mumlarla süslemiş. Almanlar ise ağaçların dallarına yiyecek bağlıyorlarmış. 1800’lü yılların sonunda Amerikalı bir santral görevlisi, elektrikli ışıkları bularak bugünkü süslemelerin bel kemiğini oluşturmuş. 1841 yılında ise İngiltere Prensi Albert, Windsor Kalesi’ne bir ağaç koydurtmuş. Böylece iç mekanları ağaç ile süsleme geleneği yaygınlaşmış. Bugün okuyunca kulağa masalsı gelen hikayelerin ne kadar gerçeği yansıttığı tartışılır. Yer ve zaman hakkında bilgiler biraz havada uçuşsa dahi Noel Pazarlarının bir Germen geleneği olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu geleneğe dair biraz fikir sahibi olduysak neden bu kadar çok sevdiğimize dair birkaç önerme de yapabiliriz.

Büyüle Bizi ChristKindMarkt!

 “Masalsı ve büyülü bir atmosfer” olarak tanımladığımıza göre büyülenmeye ihtiyacımız var. Bu isteğe kimsenin itiraz edeceğini düşünmüyorum. Birkaç saatliğine ya da birkaç günlüğüne de olsa, bir vitrinde yaşıyormuşuz gibi hissettiren, çocukluğumuzun yeni yıl sabahlarında televizyondan izlediğimiz Yeni Yıl temalı filmlerden bir sahnedeymişiz hissine karşı koyamıyoruz.  Her biri tek başına görsel dünyamızda baş tacı olmaya aday ürünler bir araya geldiğinde, ortaya çıkan görsel şölene kim karşı koyabilir ki…

Festival Gibisin!

Katılmak istiyoruz. Noel Pazarları, festivaller ve turizm arasındaki bağı gösteren en somut örneklerden biri. Hem sosyal hem de ticari bir alışveriş söz konusu. Özellikle Colmar, Strasburg gibi Noel Pazarlarında başı çeken bölgelerin internet sitelerinde gezindiğinizde gerek sloganlar gerek görsellerle başarılı bir pazarlama departmanının elinden çıkmış gibiler. “Colmar… Noel’in Büyüsü”, Strasbourg… Noel’in Başkenti… Otantik ve Alternatifin İzinde!”. Bunları eleştirmek için değil, nasıl küresel bir ritüele döndüğünü anlatmak için söylüyorum. Ticari kısmını bir tarafa koyarsak, toplumsal bağlamda orada olmamız, sosyalleşme ihtiyacımıza verdiğimiz bir cevap aslında. Hem eğlenceli hem ekonomik. Böyle bir ortamda yaptığınız buz pateni, eminim şimdiye kadar yaptığınız buz pateni deneyimleriniz arasından sıyrılacaktır. Çünkü ihtiyacımız olan o coşkuyu yaşamak, o atmosferi deneyimlemek aslında.

Zencefilli ekmeğin, sıcak şarabın, tarçınlı kurabiyelerin, ya da köknar ağacının ve diğer dekoratif objelerin bizdeki anlamı bir geleneğin temsilcisi olmasa bile, bütün bu figürleri kendi dünyamızda kodlayabildiğimizde Noel Pazarları uzunca bir süre ajandalarımızda yer kaplayacak gibi görünüyor.