• Ana Sayfa
  • Geziler
    • Almanya
      • Berlin
      • Köln
    • Belçika
      • Brüksel
    • Çekya
      • Prag
    • Estonya
      • Talin
    • Fransa
      • Lyon
      • Marsilya
      • Normandiya
      • Paris
    • İspanya
      • Endülüs
      • Kordoba
      • Malaga
      • Sevilla
      • Valensiya
    • İtalya
      • Bolonya
      • Floransa
      • Lecce
      • Milano
      • Perugia
      • Puglia
      • Roma
      • Sardinya
      • Siena
      • Toskana
      • Umbria
      • Verona
    • Letonya
      • Riga
    • Macaristan
      • Budapeşte
    • Portekiz
      • Lizbon
      • Porto
    • Romanya
      • Bükreş
    • Slovenya
      • Lubliyana
    • Yunanistan
      • İskeçe
      • Meis
  • Bir Kenara Yazalım
  • HAKKIMDA
İKİ GECE ÜÇ GÜN - İKİ GECE ÜÇ GÜN VE DAHA FAZLASI İKİ GECE ÜÇ GÜN - İKİ GECE ÜÇ GÜN VE DAHA FAZLASI
İKİ GECE ÜÇ GÜN VE DAHA FAZLASI
  • Home
  • Geziler
  • Fransa
  • Normandiya Gezi Rehberi: Normandiya Gezilecek Yerler
Ağustos 26, 2025

Normandiya Gezi Rehberi: Normandiya Gezilecek Yerler

Fransa/Geziler/Normandiya
Normandiya Gezi Rehberi: Normandiya Gezilecek Yerler

Bir Paris bileti ile Fransa’nın en güzel bölgelerinden birine gidiyoruz. Hem doğası hem tarihi ile çok zengin Normandiya, belki şimdiye kadar aklınıza gelmemiş olabilir. Ancak bir şekilde radarınıza girdiyse Normandiya Gezi Rehberi işlerinizi kolaylaştıracak ve Normandiya’da gezilecek yerler hakkında hayli fikir sahibi olacaksınız. Gerisi zamanınıza, nasıl bir rota izlemek izlediğinize yani tamamen keyfinize kalmış.

İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren Normandiya Çıkarması, belki bölgeye dair aklınıza gelen ilk çağrışım. Bölgenin tarihi gerçeklikteki bu yadsınamaz önemi dışında, doğası, kasabaları, köyleri fazlasıyla güzel ve Fransa deyince akla ilk gelen klişelerin dışında bambaşka bir seyahat deneyimi sunuyor.  Normandiya’nın ünlü Fransız ressamlara ilham olan bir bölge olduğunu da vurgulamak gerek. Monet, Boudin, Delacroix tablolarında gördüğünüz o muhteşem manzaralar gerçek ve birçoğu Normandiya’da. Üstelik tıpkı resmedildiği günlerdeki gibi.

Aşağı ve Yukarı Normandiya olmak üzere iki ana bölgeden oluşan coğrafya, kuzey sahilinde Manş Denizi, batıda granit ve kireç taşları ile çevrili tepelerden oluşan Fransa’nın kuzeybatısında yaklaşık 3,5 milyon nüfuslu bir bölge. Bu yazıda Mont Saint Michel ve Paris arasında kalan bölgeye odaklanıyoruz. Aşağı Normandiya’dan başlayıp Yukarı Normandiya’nın sınırlarında geziyoruz.

Normandiya’ya Ulaşım:

Seyahatinizin başlangıç noktası Türkiye ise, rotayı başlatmak için uçacağınız en ideal nokta Paris. Eğer Avrupa içinde seyahat ediyorsanız Nantes’a uçup aynı rotayı tersten yapmak da mümkün. Türkiye çıkışlı senaryoda, Paris’ten araç kiralayıp bölgeyi gezmek en konforlu seçenek. Hem yol üstünde istediğiniz köy ve kasabada durabilir hem de tren ve otobüs saatlerine bağlı kalmak zorunda kalmazsınız.

Araç kiralamayacaksanız bölgenin görece büyük şehirlerine Paris’ten direkt ya da aktarmalı tren seferleri ile ulaşabilirsiniz. Paris-Mont Saint Michel, Paris-Rouen, Paris-Etretat gibi aktarmasız ulaşacağınız yerler işleri kolaylaştırsa da bu küçük şehirlerin kendi arasındaki ulaşımı daha zahmetli olacaktır.

Fransa’da bazı otoyollar ücretli ve kredi kartınızla ödeme yapabilirsiniz. Bazı yollarda ise gişe görmeyeceksiniz. Bu durumda daha sonra bu siteden geçiş ücretini ödemeniz gerekecek. Bu rota özelinde konuşacak olursak, sadece bir ya da iki kere online ödeme yapmanız gerekecek.

Köylerin, kasabaların, şehirlerin çoğunda ücretli otopark var. Park yeri ile uğraşmak bir külfete dönmüyor.

Normandiya’ya Ne Zaman Gitmeli?

Fransa’nın en keyifli “road trip” rotalarından biri Normandiya. Ne zaman gitmeli sorusu ise bu yolculuktan nasıl bir deneyim beklediğinize göre şekilleniyor.

İlkbahar (Nisan- Haziran başı): Havanın daha ılıman, doğanın yeşil ve kalabalıkların henüz artmadığı dönem. Çiçeklenmeye başlayan yollar dramatik manzaralar sunuyor.

Yaz (Haziran sonu- Eylül başı): İç bölgelere girsek de Manş Denizi kıyılarının damga vurduğu bir rota. Haliyle deniz kıyıları, plajlar ve sahiller için en hareketli dönem. Güneşli günler ve turistler daha fazla. Bu da konaklama fiyatlarını hayli etkileyebilir.

Sonbahar (Eylül-Ekim): Havanın hala güzel olduğu dönemler ve turist yoğunluğu da azalmış oluyor. Kasabaları, tarihi yerleri gezmek için oldukça keyifli bir dönem.

Kış (Kasım-Mart): Ortam çok sakin ama Normandiya’nın değişken havasını, sert rüzgarlarını, bol yağışını göz önünde bulundurmak gerek.

Özetle, Nisan ayında Normandiya’da bulunmuş biri olarak, ilkbahar ve sonbahar döneminin bu rotaya en çok yakışan aralık olduğunu düşünüyorum. Yazın sahiller güzel ama unutmayın ki bu rota bir deniz tatili değil. Gördüğünüz en güzel sular burada değil. O yüzden bu detaya çok takılmadan ilkbahar ve sonbahar aylarında planlama yapmaya öncelik verebilirsiniz.

Normandiya Kaç Günde Gezilir?

Normandiya’da öne çıkan yerleri gezmek için en az beş gün ayırmak seyahat deneyiminizi güzelleştirecektir. Ağırlıklı olarak bölgenin aşağı tarafına odaklanan bu rotada beş günde birçok yeri yavaş tempoyla gezsek de fazladan iki güne itiraz etmezdik. Birçok yer için sınırlı günde her zaman bir yerler eksik kalacaktır ve Normandiya için de aynı durum geçerli.

Normandiya’da Konaklama

Burası Fransa’nın en bütçe dostu bölgelerinden biri kesinlikle değil. Tabi ki Paris kadar pahalı olmasa da özellikle Mont Saint Michel ve Deauville gibi bazı merkezler bölgenin kalanına göre daha pahalı. Nitekim sürekli yol aldığınız bir rota ve tek bir merkezden git-gel yapmak yorucu olacağı için Normandiya’yı gezerken farklı merkezlerde konaklamanızı öneriyorum. Bizim örneğimiz, Paris’e en uzak noktadan başlayarak Paris’e yaklaştığımız ve dört faklı merkezde konakladığımız bir seyahat.

Sırasıyla Mont Saint Michel, Bayeux, Honfleur ve Rouen’de konaklayarak bu seyahati tamamladık. Benzer bir rota izlemek isterseniz konakladığımız otelleri ekliyorum.

  • Le Mont Saint Michel Konaklama
  • Bayeux Konaklama
  • Honfleur Konaklama
  • Rouen Konaklama

Normandiya’nın Keyifli Kasabaları- Yol Üstü Durakları

Le Mont Saint Michel:

Normandiya’nın ve hatta Fransa’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri, sadece 44 kişinin yaşadığı bu küçük adacık seyahatiminiz başladığı ilk durak. Paris’ten yaklaşık dört saat sürüşle ulaşabileceğiniz ada, 1979 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Antik çağlardan beri surların inşa edildiği ve M.S. 8. Yüzyılda adaya adını veren manastırın yapımıyla bugünkü şeklini almış. Le Mont Saint Michel’in güzelliği sadece kayalıklar üzerine inşa edilmiş bir manastırdan kaynaklanmıyor. Burası Avrupa’da, en yüksek gelgit olayının gözlemlendiği bölge ve sular yükseldiğinde adanın kara ile ulaşımı tamamen kesiliyor. Yılın her dönemi gelgit olayına şahit olmak mümkün ancak bazı dönemlerde gel-git yoğunluğu çok daha fazla. Bu siteden gel-git seviyelerini kontrol edebilirsiniz.

Adaya araçla ulaşım yok. Ücretsiz otobüsler ile ya da yaklaşık iki kilometrelik yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Gidiş ya da dönüş fark etmeksizin bir bacağı yürümenizi tavsiye ederim. Adanın uzaktan görünüşü fazlasıyla güzel.

Le Mont-Saint Michel’de hem bir gün doğumuna hem de gün batımına tanıklık etmek isterseniz konaklamak için adayı değil, yürüyüş yolunun başladığı yerdeki otelleri tercih edin. Adada konaklamak mümkün ancak adayı bir kere gezdikten sonra ada manzaralı bir gün doğumu ve gün batımı çok daha güzel.

Le Mont Saint Michel manzaralı güzel fotoğraflar çekmek isterseniz haritanıza işaretlemeniz gereken birkaç adres;

  • Pont Passerelle
  • Méandres / Praires du Mont Saint Michel: Sabah 08:30 gibi koyunlar çimenlere giriş yapıyor. Gördüğünüz ikonik Mont Saint Michel fotoğraflarını burada çekebilirsiniz.

Paris’ten Le Mont Saint Michel’e trenle de gelebilirsiniz. Paris Gare Montparnasse İstasyonu’ndan kalkan trenler günübirlik bir ziyaret için çok rahat. Pontorson-Le Mont Saint Michel İstasyonu’nda inip oradan kalkan otobüsler ile ulaşım oldukça rahat.

Omaha Beach:

Le Mont Saint Michel’in büyülü atmosferinden sonra Normandiya’nın yakın tarihe damga vuran, İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm noktalarından sayılan Normandiya Çıkarmasının geçtiği sahiller, bu bölgenin olmazsa olmaz duraklarından biri. 6 Haziran 1944 yılında gerçekleşen D Day Çıkarması, müttefik kuvvetlerin gerçekleştirdiği ve Alman cephesinin yarılmasına sebep olan harekatın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Omaha Sahili ise müttefik kuvvetlerin ilk çıktığı ve en çok kayıp verdiği sahil. Omaha dışında Utah Beach, Gold Beach, Juno Beach ve Sword Beach de harekatın gerçekleştiği sahillerden. Kocaman bir sahil. Ayrıca bu hat üzerinde ilginizi çekerse o döneme ait, çıkarmanın detaylarını anlatan, silahlar, askeri eşyalar ve fotoğrafların bulunduğu Musée Mémorial d’Omaha Beach, etkileyici bir Amerikan askeri mezarlığı Normandy American Cemetery and Memorial, Overload Museum da ziyaret edilebilir.

Omah Beach dışında bölgede Longues-sur-Mer Topçu Bataryası görmeye değer. Almanların inşa ettiği ve hala ayakta olan büyük beton toplar, çıkarmanın nasıl bir savunma hattına karşı yapıldığını gösteren en çarpıcı yerlerden biri. Ayrıca burayı sadece eski bir savaş alanı olarak değil, coğrafyanın ne kadar zor ama ne kadar güzel olduğunu gösteren yerlerden biri olarak da düşünebilirsiniz. Falez manzaralarına hayran kalıp hemen yakınındaki Arromanches (Gold Beach) tarafında geçip, çıkarma sırasından kullanılan yapay limanın kalıntılarını da görebilirsiniz.

Bayeux:

Omaha Beach bölgesine çok yakın, Normandiya’nın en güzel ve en iyi korunmuş orta çağ kasabalarından biri Bayeux. Çok küçük ancak tarihi anlamda zengin bir yer. Konaklama için de çok ideal. İkinci Dünya Savaşı sırasında kurtarılan ilk yerleşim yerlerinden biri. Bu yüzden çok yıkıma uğramamış ve orijinalliğini hala koruyor. Orta çağdan kalma bolca ev, dar sokaklar ve tarihi yapılar sizi bekliyor. Bizim Normandiya algımız belki daha çok yakın tarih ile şekilleniyor ancak Normanların orta çağ başında İngiltere’yi işgal ettiklerini ve Normandiya dükü William’ın İngiltere Kralı I.William olduğunu da akılda tutmak gerek. Nitekim bölgeyi gezdikçe mimariden küçük detaylara kadar karşı kıyı ile benzeştiği noktaları gözlemliyorsunuz. İngilizler, Yüzyıl Savaşları’nda bölgeyi tekrar ele geçirmiş. Yüzyıl savaşları sona erdiğinde ise kalıcı olarak Fransız toprağı haline gelmiş.

Tapisserie de Bayeux (Bayeux Duvar Halısı); bu karmaşık zaman çizelgesinin Normanların İngiltere’yi fetih kısmını anlatan en orijinal örneklerden biri ve Bayeux’nün en meşhur eseri. 70 metre uzunluğunda devasa bir nakış. Notre Dame de Bayeux, göz kamaştıran bir gotik katedral ve Bayeux’nün taş evleri, sakin kafeleri arasında yükseliyor.  Omaha Sahili’ne sadece 10km uzaklıktaki Bayeux hem bölgeyi gezmek için harika bir konuma sahip hem de kendi başına görmeye değer yerlerden biri.

Caen:

Normandiya’nın merkez şehirlerinden biri Caen, aynı zamanda I.William’ın şehri olarak da biliniyor. Tarihi mirası çok zengin bir diğer Normandiya şehri ve Avrupa’nın en büyük kalelerinden biri Chatêau de Caen, hem Güzel Sanatlar Müzesi hem de Normandiya Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Yakınındaki Bayeux kadar şanslı olduğu söylenemez. İkinci Dünya Savaşı’nda ağır yıkıma uğramış. Paris’ten trenle ulaşabileceğiniz şehirlerden biri.

Deauville:

Bayeux’nün bu mütevazi atmosferinden çıkıp Parislilerin çok sevdiği, özellikle yaz aylarında hafta sonları sıkça ziyaret ettikleri, Normandiya’nın en farklı kasabalarından birine geçiyoruz. Deauville, “Norman Plajlar Kraliçesi” gibi ilginç bir unvana sahip. Lüks marinası, hipodromu, uluslararası film festivali, villaları, Gran Casino’su ve şık otelleri ile on dokuzuncu yüz yıldan beri Fransız sosyetesinin gözde tatil beldelerinden biri olmuş. Nitekim “Paris Rivierası” gibi bir başka sıfatı daha var.

Honfleur:

Normandiya’nın kalbimizi çalan kasabalarından biri Honfleur, Deauville’e yarım saat uzaklıkta ancak çok başka bir atmosferde. Seine Nehri’nin döküldüğü kıyıları, sanat galerileri ile dolu sokakları, Norman mimarisinin en tatlı örneklerini görebileceğiniz ufacık bir kasaba burası. Honfleur, limanı sebebiyle özünde ticaret ile gelişmiş bir kasaba. Aynı zamanda izlenimci ressamların çok sevdiği bir yer. Claude Monet’nin hocası Eugène Boudin Honfleur doğumlu. Claude Monet, Courbet ve diğer izlenimci ressamların, sıkça Ferme-Saint Siméon’da resim yaptıkları biliniyor. Honfleur’de bulunan Eugène Boudin müzesini ziyaret ettiğinizde hem kasabayı hem de bölgeyi tasvir eden harika resimler görüyorsunuz.

Eski liman (Vieux Bassin) manzaralı ikonik Honfleur evleri, bir statü sembolü olarak görülmüş. Saint Etienne Kilisesi ve Fransa’nın en büyük ahşap kilisesi Eglise Sainte Catherine arasında dolaşıp, kendine özgü karakteri olan bu kasabayı Normandiya planlarına mutlaka dahil edin.

Etretat:

Honfleur’den biraz daha kuzey kıyılara çıkmaya başladığınızda, kireç taşı kayalıklardan oluşan bir doğa şölenine tanıklık ediyorsunuz. Alabaster Sahili, 130 km boyunca uzanan kireçtaşı ve çakıldan oluşan etkileyici bir coğrafya ve bu coğrafyanın en güzel kasabalarından biri de Etretat.

Falaise d’Aval ve Falais d’Amont, kıyı şeridinin göze çarpan iki falezi. İzlenimci ressamların Etretat manzaralı onlarca tablosunu görmek mümkün. Maurice Leblanc’ın ünlü Arsène Lupin romanının bir bölümü de burada geçiyor. Diğer bir deyişle, doğanın sanata ilham olduğu yerlerden birini daha ziyaret ediyorsunuz. 2017 yılında açılan, heykel ve peyzaj düzenlemeleriyle açık hava müzesi tadında Jardins d’Etretat, Maurice Leblanc’ın evi olarak anılan Le Clos Lupin Villası ve yerel pazarları ile Etretat’da zaman yavaş ama çok keyifli geçiyor.

Rouen:

Bütün bu küçük kasabalar ve köylerden sonra Normandiya’da biraz daha kalabalığa karışacağınız adres Rouen olacak. Seine Nehri’ni her zaman Paris’te göremeye alışkınlar için Rouen’de Seine Nehri kenarında gün batımına şahit olmak farklı bir an. Victor Hugo’nun, “yüz çan kulesi kenti” olarak tanımladığı Rouen, Gotik mimarin görkemli örnekleriyle dolu. Astronomi saati ve çan kulesiyle şehrin simgelerinden Gros- Horlage, yine Monet’nin tablolarında sıkça karşılaştığımız Rouen Katedrali, modern mimarisi ile ilgi çekici Saint Jeanne d’Arc kilisesi, sanatseverler için kaçırılmayacak Güzel Sanatlar Müzesi Rouen ziyaretinizi zenginleştirecek birkaç adresten bazıları. Normandiya sanatla iç içe bir bölge ve Rouen’de de bu iç içe geçmişliği çok fazla hissediyorsunuz. Gustave Flaubert’in müze evi de Rouen’de. Eski kent merkezi geleneksel Norman mimarisinin ile çevrili. Renkli ahşap evler, fotoğraflamaya doyamayacağınız güzellikte.

Rouen aynı zamanda bir üniversite şehri ve genç nüfusu bol. Bu da şehrin sokaklarını oldukça canlı kılıyor. Normandiya’yı gezmeyecekseniz dahi Paris’ten trenle 1,5 saatte bu keyifli şehre seyahat edebilirsiniz.

Giverny:

Paris’e yaklaşırken, Normandiya’nın en popüler duraklarından birine daha uğruyoruz. Bütün bir seyahat boyunca kulaklarını çınlattığımız Claude Monet’nin en ünlü eserlerinin üretim sürecinde vakit geçirdiği, bugün nüfusu sadece birkaç yüz kişi olsa da Monet’nin evini ve bahçelerini görmeye her gün yüzlerce kişinin geldiği minik köy Giverny.

Giverny, Seine Nehri kıyısında, Paris’e oldukça yakın küçük bir Normandiya köyü. Monet 1883-1926 yılları arasında, ömrünün son 40 yılını burada geçirmiş. Her detayı ile kendisinin ilgilendiği bahçelerin botanik zenginliği bir tarafa, Japon bahçelerinden esinlenilmiş detayları, nilüfer havuzları, söğüt ağaçları ile capcanlı bir tablo gibi. Monet’nin ölümünden sonra bahçeler bir dönem bakımsız kalmış ancak 1970’lerin başında restore edilerek eski haline getirilmiş. Köy, yılda yarım milyondan fazla ziyaretçi ağırlıyormuş. Paris’ten günübirlik gidilecek seçenek arayışında olanlar, Giverny’yi planların üst sıralarına taşıyabilirler.

Giverny’de akla ilk gelen yer Monet’nin evi ve bahçeleri olsa da köyde birkaç sanat galerisi, bir sanat müzesi de var. Ancak ne zaman gideceğiniz önemli çünkü bahçeler sadece Nisan ve Kasım ayları arasında açık. Online bilet almanız önerilir zira uzun bilet sıralarına denk gelmek çok olası.

Normandiya’da Uğrayabileceğiniz Yol Üstü Durakları:

Kuşkusuz bu başlığın altı çokça köy, kasaba, sahil, şehir ile doldurulabilir. Bölgede gezeceğimiz ana hatları belirledikten sonra yol üstünde ilgimizi çeken, bir kahve içip, kısa yürüyüşler yaptığımız birkaç adresi de bonus olarak ekliyorum.

Abbaye de Jumièges (Jumiège Manastırı):

654 yılında Aziz Philibert tarafından kurulan, Normandiya’nın en eski ve en önemli Benediktin Manastırlarından biri, yeşillikler üstünde yükselen kalıntıları ile antik kent tadında bir atmosfer sunuyor. Yapıldığı dönemde binlerce keşişin burada yaşadığı biliniyor. İlk yıkımlar Vikingler ile 9.yüzyılda başlıyor. Asıl yıkım ise Fransız Devrimi sırasında yaşanıyor. Manastır kapatılıyor ve taş ocağına dönüştürülüyor. Taşları, ev ve bina yapımında kullanılmak üzere sökülüyor.

Pont Audemer: 

Minicik bir Normandiya yerleşimini bu programa dahil etmemizin sebebi, kanalları ve üzerinde yükselen ahşap Norman evleri ve taş köprülerinin güzelliği. Deri üretimiyle de ün salmış Pont Audemer, Hermès’in kurucusu Thierry Hermès’in de çıraklık yıllarını geçirdiği yer. Kent merkezinde kısa bir yürüyüş ve gözünüze keyifli görünen lokal bir kafede kahve molası yola devam etmek için yeterli.

Bu güzel rotayı deneyimlemeniz dileğiyle…

Keyifli seyahatler.

le mont saint michelnormandiya gezi rehberinormandiya gezilecek yerlernormandiya seyahatinormandiya'da kaç gün kalınırnormandiya'da nereleri görmelinormandiya'ya nasıl gidiler
Previous Post
Verona Gezi Rehberi: Verona Gezilecek Yerler
Next Post
Paris Gezi Rehberi: Paris Gezilecek Yerler – 1.Bölge

ikigeceu

You May Also Like

Paris Gezi Rehberi: Paris Gezilecek Yerler – 1.Bölge
Ağustos 30, 2025

Paris Gezi Rehberi: Paris Gezilecek Yerler – 1.Bölge

Verona Gezi Rehberi: Verona Gezilecek Yerler
Nisan 1, 2025

Verona Gezi Rehberi: Verona Gezilecek Yerler

Perugia Gezi Rehberi: Perugia Gezilecek Yerler
Ocak 20, 2025

Perugia Gezi Rehberi: Perugia Gezilecek Yerler

Riga Gezi Rehberi: Riga Gezilecek Yerler
Aralık 24, 2024

Riga Gezi Rehberi: Riga Gezilecek Yerler

Umbria Gezi Rehberi: Umbria Gezilecek Yerler
Kasım 13, 2024

Umbria Gezi Rehberi: Umbria Gezilecek Yerler

Valensiya Gezi Rehberi: Valensiya Gezilecek Yerler
Kasım 3, 2024

Valensiya Gezi Rehberi: Valensiya Gezilecek Yerler

Merhaba

ben Meltem. dünyaya merakım var.

Paris Gezi Rehberi: Paris Gezilecek Yerler – 1.Bölge
Paris Gezi Rehberi: Paris Gezilecek Yerler – 1.Bölge
Fransa
Ağustos 30, 2025
Toskana Gezi Rehberi: Toskana’da Gezilecek Yerler ve Planlama Rehberi
Toskana Gezi Rehberi: Toskana’da Gezilecek Yerler ve Planlama Rehberi
Geziler
Kasım 10, 2023
Floransa Gezi Rehberi: Floransa Gezilecek Yerler ve Rönesans Baby!
Floransa Gezi Rehberi: Floransa Gezilecek Yerler ve Rönesans Baby!
Floransa
Ocak 20, 2023
Lyon Gezi Rehberi: Gözden Kaçırdığımız Şehir
Lyon Gezi Rehberi: Gözden Kaçırdığımız Şehir
Fransa
Ocak 20, 2023
İskeçe Gezi Rehberi: Batı Trakya’nın Kalbimizi Çalan Şehri
İskeçe Gezi Rehberi: Batı Trakya’nın Kalbimizi Çalan Şehri
Geziler
Ocak 20, 2023