Tarihi merkezinde İtalyan mimarisinin, kültürünün tüm öğelerini barındıran ve aynı zamanda çok çok eski zamanların tanıkları Etrüskler’den kalan mirasın izlerini görebileceğiniz küçük bir İtalyan şehri. Ortaçağ duvarlarının içine saklanmış eski kent merkezi, Perugia’da gezilecek yerlerin omurgası.


Şehirdeki iki üniversite, nüfusun genç, şehrin canlı kalmasının garantörü gibi. Ortaçağda donup kalmış görünen Perugia hiç de öyle değil. Bir tam günde Perugia’nın eski kent merkezini rahatlıkla gezebilirsiniz. Ancak Perugia konumu gereği Umbria Bölgesi’ni gezmek isteyenler için günübirlik harika rotalara da çok elverişli.


*Umbria’da Gezilecek Yerler hakkında detayları merak edenler bu yazıdan inceleyebilir.
Perugia’ya Ulaşım: Perugia ve genel olarak Umbria Bölgesi’nin turist yoğunluğunun görece daha az olmasının sebeplerinden biri ülkemizden direkt uçuş olmaması. Roma’dan otobüs ya da araç ile Perugia’ya geçmek en kolay seçenek. Karayolu ile yaklaşık iki buçuk saatlik bir mesafe. Bir diğer alternatif ise Bologna uçuşlarını değerlendirmek. Bologna – Perugia arası karayolu ile yaklaşık iki saat kırk beş dakika sürüyor.


Perugia’da Konaklama: Perugia’da konaklamaya karar verdiyseniz ilk tercih eski kent merkezi olmalı. Eski kent merkezinde mesafeler birbirine çok yakın olduğu için seçeceğiniz herhangi bir yer konum olarak mutlu edecektir. Perugia’ya araçla geldiyseniz, otopark konusunu göz önüne almanız gerekir. Nerdeyse İtalya’nın her köşesinde olduğu gibi Perugia’da da aracınızı boş bulduğumuz her yere park edemiyoruz. Eski kent merkezinin birçok giriş kapısı var ve şehre girmeden aracınızı park edeceğiniz birçok otopark var. Perugia’yı, Umbria gezinizin merkezi olarak kullanacaksanız ve günübirlik keşifler yapacaksanız, otoparklara yakın bir konaklama seçebilirsiniz.


Perugia’da Yapılacak 10 Şey:
1. Rocca Paolina: Paolilne Kalesi göreceğiniz en ilginç yapılardan bir tanesi. Perugia halkının kendisine açtığı Tuz Savaşı’ndan galip çıkan Papa III. Paul Farnese’nin emri ile1540 – 1543 yılları arasında inşa edilmiş. Aşağı ve yukarı kale olmak üzere iki bölümden oluşuyormuş. Ancak Perugia halkı yapıldığı zamandan beri buradan nefret etmiş ve Perugia’nın İtalya Krallığı’na bağlandığı dönem yapıların yer üstünde kalan kısımları yıkılmış. Rocca Paolina şehirdeki bir yer altı şehri gibi ve işin ilginç tarafı kalenin içinden eski kent merkezine bağlanan bir yürüyen merdiven sistemi kurulmuş olması. Porta Marzia Kapısı’ndan girip Rocca Paolina’yı gezdikten sonra merdivenlerle Piazza Italia’ya çıkabilir ve eski kent merkezini gezmeye başlayabilirsiniz. Kalenin bazı odaları sergi salonuna dönüştürülmüş.


2. Palazzo dei Priori: Piazza IV Novembre ve Corso Vannucci arasındaki Perugia Belediye Binası, şehrin orta çağ geçmişinin üstünde hem kültürel hem de sivil kimliğinin simgesi olarak kabul ediliyor. Çünkü burası Belediye Binası ve aynı zamanda İtalya’nın en önemli sanat koleksiyonları arasında gösterilen Umbria Ulusal Galerisi’nin ana binası. Galeride 13.y.y. ve 19.y.y. arası 3000’den fazla eser sergileniyor. İtalyan rönesansının öne çıkan isimlerinden Perugino, Pinturicchio ve Raphael’in eserleri de bu koleksiyonun bir parçası.


Piazza dei Priori içerisinde ayrı bir bölüm olan Nobile Collegio dei Cambio’nun freskleri göz kamaştırıyor. Burayı gezmek için ayrı bir bilet almanız gerekiyor. Pazartesi günleri kapalı. Giriş: 6.00€


3. Perugia Cathedral: Perugia’nın en büyük meydanı Piazza IV Novembre’de bir bölümü pembe beyaz mermerle kaplı bir bölümü tamamlanmamış bu kilise şehrin simge yapılarından bir tanesi. Eski bir Roma-Etrüsk şehrinin antik forumunun tepesine inşa edildiği söyleniyor. Yapımına 14.yüzyılda başlanmış ve bugünkü görünümüne 15.yüzyılda kavuşmuş. Tam olarak tamamlanmamış San Lorenzo Katedrali’nin içini ücretsiz gezebilirsiniz. Katedralin merdivenlerine oturup, şehrin bir diğer simge yapısı Fontana Maggiore’yi incelemek de başka bir seçenek. 1275-1277 yılları arasında, inşa edilen yeni su kemeri sayesinde, akropolise su temin edilişini kutlamak amacıyla yapılan çeşme üzerinde yılın on iki ayını sembolize eden farklı figürler var. Detaylı bir göz atmayı fazlasıyla hak ediyor.


4. Etruscan Well: Belki görsel olarak çok heyecan yaratmasa da çok eski medeniyetlerin yaşadığı topraklar üzerinde dolaştığımızı bize hatırlatan bu Etrüsk kuyusunun M.Ö.3.yüzyıl tarihli olduğu tahmin ediliyor. Kuyunun boyutundan aslında bir sarnıç olarak tasarlandığı ve sonrasında derin bir su damarına ulaşmak için kuyuya çevrildiği varsayımı yapılmış. Yaklaşık 37 metre derinlikte. Yapım tarihine bakıldığında hidrolik mühendisliğin ne kadar ileri seviyede olduğunu gösteren muhteşem bir örnek.


5. Via dell’Acquedotto: Perugia’nın tarihi merkezine su sağlamak amacı ile Pacciano Dağı ile Maggiore Çeşmesi arasında 1254-1277 yılları arasında inşa edilen uzanan 5km’lik bir su yolu olan Acquedetto 19.yüzyılın sonunda kullanılamaz hale gelmiş. O dönemden beri eski kent merkezi ile Bargo Sant’Angelo Mahallesi’ni bağlayan bir yaya yoluna dönüşmüş. Perugia’yı ziyaret edenler için ise şehrin en fotojenik köşelerinden birine dönüşmüş.


6. Porta Sole:
Şehri keşfettikten sonra sıra geliyor şehrin sunduğu muhteşem Umbria manzaralarına. Perugia’da bu manzaralar için akla ilk gelen nokta Porta Sole ya da Perugialılar arasındaki adıyla Arco dei Gigli. Bargo Sant’Antonio ve Bargo Sant’Angelo’nun ortaçağ surlarından Monteripido’ya kadar uzanan eşsiz bir manzara sunuyor. Yer altından girdiğiniz bu şehrin tepe noktasındasınız ve şehrin ortaçağ duvarlarından sıyrılıp yemyeşil bir Umbria Vadisi’ne bakıyorsunuz.


7. Chiesa di San Michele Arcangelo: Perugia’daki inşa edilen ilk dini yapı olduğu düşünülen kilise aynı zamanda İtalya’daki ilk Paleo-Hristiyan kiliselerinden biri olarak da kabul ediliyor. Yapımı 5.yüzyıl ile 7.yüzyıl arasında tamamlanmış kilise dairesel yapısı ve fener kubbesi ile bölgede gördüklerinizden ayrışıyor. Çıplak tuğla duvarları ise kilisenin atmosferini başka bir boyuta taşımış.


8. Torta al Testo: Perugia’da denemeniz gereken sokak lezzetlerinden biri Torta al Testo, Umbria’nın meşhur yassı ekmeği içine zevkinize göre doldurduğunuz bir sandviç. Özünde, un, su, tuz ve zeytinyağı ile hazırlanan bu basit ekmek adını pişirildiği sac tavadan alıyor. Umbria’nın Norcia Bölgesi’nden gelen şarküteri ürünleri ile hazırlandığında lezzet patlaması yaratan Torta al Testo aynı zamanda peynir, domates ya da ızgara sebzeler ve taze otlarla hazırlandığında da fazlasıyla lezzetli. Perugia’da bu lezzeti denemek isterseniz Piada e Delizie uğramanız gereken adres.


9. Lake Trasimeno – Assisi: Perugia, Umbria Bölgesi’ni keşfetmek adına günübirlik ya da yarım günlük seyahatler yapmaya konum olarak çok elverişli bir şehir. Lake Trasimeno ve Assisi, Perugia’ya yarım saat uzaklıkta keşfedilmeyi bekleyen iki güzel adres. Como ya da Garda Gölü kadar ün salmamış olsa da Trasimeno Gölü, İtalya’nın dördüncü büyük gölü ve Passignano sul Trasimeno bu bölge için uğrayabileceğiniz tatlı bir kasaba.
Assisi ise bu coğrafyadaki en güzel yerleşimlerden biri denilebilecek kadar iddialı bir tanımlamayı haksız çıkartmayacak güzellikte bir ortaçağ kasabası. San Francis Bazilikası ile her yıl binlerce turist ağırlayan, hac yolu olarak ün salmış, gördüğünüze asla pişman olmayacağınız bir yer.


10. Perugina Chocolate House: Perugia’nın eteklerinde çikolatanın tüm lezzetlerini keşfedebileceğiniz bir yer var. İtalya’nın ünlü çikolata markası Baci aslında Perugialı. Şekerli badem üreten küçük bir atölye olarak kurulan Baci’nin, İtalya’nın en sevilen çikolata üreticisi olma serüvenine ve kakaonun çikolataya dönme sürecine tanıklık edeceğiniz bir tur yapmak isterseniz şehrin biraz dışındaki bu fabrikayı ziyaret edebilirsiniz. Farklı bir deneyim isterseniz, çikolata yapım atölyelerine de katılabilirsiniz. Perugia, her yıl düzenlenen EuroChocolat festivaline ev sahipliği yapıyor. Şehir bu dönemde hem İtalya’dan hem de yurtdışından binlerce turist ağırlıyor.
Çikolata Evini gezmek isterseniz online rezervasyon yapmanız gerekiyor. Giriş ücreti: 10€. Pazar günleri kapalı.