Tallinn yeme-içme notlarına küçük bir itirafla başlayalım. Küçük Baltık ülkesine giderken, mutfak hususunda çok bir beklentimiz yoktu. Dişimize göre bir şeyler bulamayız, en iyisi İtalyan restoranlarını araştıralım diye bir hataya düşmek üzereydik ki ucundan döndük. Genelde, seyahatlerde yeme-içme kısmına önem veren ve kaldığımız gün sayısının en az yarısında lezzeti arayıp, diğer yarasında ne olsa yeriz mantığına bürünenlerdeniz. Tallin gezisi de bu anlamda rutinimizi bozmadı. Biraz restoran, biraz Street food deneye deneye aç karnımızı doyurmayı başardık.
Estonya geleneksel mutfağı nasıl bir şeydir diye soracak olursanız, tarihsel sürecin getirdiği, çokça bir Alman-Rus etkisi ve biraz da karşı komşuları Finlandiya ve İsveç etkisi ile ortaya çıkmış bir mutfak. Ülkenin yüzde yetmiş beşinin ormanlarla kaplı olduğu gerçeği, mantar tüketimini Estonya mutfağında en üst seviyeye çıkarıyor. Ekmek sever, tatlı düşkünü bir millet var karşınızda. Bu anlamda gönüllerinizi fethedeceğine eminiz. Ama söyleyelim özellikle Eski Kent’te Avrupa’nın diğer şehirlerinden alışkın olduğumuz kadar hayat kurtarıcı pizzacılar pek yok. Talin yeme-içme notlarımıza geçmeden önce, bir turist olarak Talin mutfağını araştırdığınızda karşınıza çıkacak öğeleri sıralayalım.
Leib: Estonya mutfağının vazgeçilmez çavdar ekmeği, tereyağı ile servis edildiğinde iştahınızı açmaması için hiçbir engel bırakmıyor. Estonya’nın önemli bir çavdar ihracatçısı olduğu bilgisini de öğrenince, çavdarı bu kadar güzel bir hale sokabilmelerine şaşırmamalı. Tabi ki marketten aldığınız çavdar ekmeği size oldukça sıradan gelebilir. Bu sebeple ya bu işte uzmanlaşmış fırınlarda ya da kendi ekmeğini üreten restoranlarda tadım yapmanızı tavsiye ederiz.
Kama: Rus ve Fin mutfağında da karşılaşabileceğiniz bir tahıl karışımı da kama. Öğütülmüş arpa, çavdar, yulaf ve nohut unundan elde edilen bu karışım genellikle kahvaltıda tüketilen bir yiyecek. Estonyalılar ise bu karışımı kefir ile tüketmeyi seviyorlar. Arazi ormanlık, hal böyle olunca Estonya’da yabanmersini üretimi de bir hayli fazla. Kefir ile karışan kamaya bir de yabanmersini ilave ettiğinizde doyurucu bir Estonya kahvaltısına ulaşmış oluyorsunuz.
Vastlakukkel: Estonyalıların tatlıya düşkün olduğunu söyledik. Gittiğimiz her kahveci ya da restoranda çok geniş bir tatlı seçeneği ile karşılaştık. Birçoğu uluslar arası lezzetler olmakla birlikte, yediğimiz en başarılı kekler, pastalar olmasa da göz doyurduğu gerçeğinin hakkını verelim. Vastlakukkel ise biraz daha geleneksel tatlı kategorisine alabileceğimiz türden bir tat. En azından Estonyalılar için öyle ya da turizm dünyası için bir geleneksel tatlımız olsun diye bir derde düştülerse seçtikleri “vastlakukkel” olmuş. Diğer Nordik ülkelerde de farklı adlarda karşınıza çıkacak içi krema dolgulu bu tatlı, Hıristiyanların Paskalya öncesi hayvansal gıdaları tüketmedikleri Büyük Perhiz döneminin başlangıcında yeniyormuş.
Kiluvoileib: Baltık ülkesi deyine deniz ürünlerinden oluşan zengin bir mutfak hayal ediyorsanız, Estonya için bu hayallerinizi yıkacağız. Hamsigillerden olan bir balık, yumurta ve çavdar ekmeğin birleşiminden oluşan bu aparatif Estonya’da çok tüketilen yiyeceklerden biri.
Estonya için ille de geleneksel bir mutfak kategorisi yaratmak istiyorsak yukarıdakileri bu kategoriye dahil edelim. E tabi geleneksel dediğimiz şey, aslında bir zamanlar köyde, kasabada ne varsa pişip önümüze konan şeyler. Geyik, ördek, tavşan eti bu mutfağın vazgeçilmezleri arasında. Siz yine de kendinizi, Lords and Laddles tarzında bir programda tadım yapacak bir konuk olarak hissetmek istiyorsanız aşırı turistik Old Hansa’da bir rezervasyon yaptırın. Ayı eti tadabileceğinize dair duyumlar aldık.
Kvass: Çavdardan elde edilen soda ile bira arası bir içecek olan kvass Slav ve Baltık ülkelerinde rastlayabileceğiniz bir tat. Bunun dışında Talin’den eve dönerken ne getirelim derseniz, meşhur likörleri “Vanatallinn” ve meşhur çikolatacıları “Kalev” den bir paket güzel bir alışveriş olacaktır.
Tallinn Yeme-İçme Önerileri
Kohvikmaiasmokk: Old Town’da Tallinn’in en eski kafesini ziyaret etmeme ihtimalinizin olmadığını düşünüyoruz. 1864 yılında Georg Stude tarafından açılan kafenin olduğu yerde zaten daha önce de küçük bir fırın bulunuyormuş. Maiasmokk ismini 1984 yılında almış olmasına rağmen, tabela dışında görüntüsü bir hayli orijinal.
Meşhur Acıbadem kurabiyeleri, on dokuzuncu yüzyılda Rus Kraliyet Ailesi’ne kadar ulaşmış. Rezervasyon yaptığınız taktirde burada hala düzenlenen acıbadem atölyelerine katılabilirsiniz. Giriş katı self servis ve üst katında masa servisi de bulunan işletme, eski dükkanları sevenlerin hoşlanabileceği bir yer. Üstelik kahveleri de bir hayli lezzetli. Kahvenizi ister bir acıbadem kurabiyesi ile ister envai çeşit tatlılardan biri ile isterseniz vanatallinn ile için. Soğuk havada içinizi ısıtacağınıza eminiz. Estonya’nın meşhur çikolata markası Kalev’in ortaya çıkışı da Georg Stude’un Sovyet döneminde başka markaları bünyesine katması ile gerçekleşmiş.
Kohvik Must Puudel: Old Town’da hem kahvaltı hem kahve hem yemek için değerlendirebileceğiniz retro bir mekan. Yazın arka bahçesinin de devreye girmesiyle daha da tatlı olabileceğini düşünüyoruz. Vegan ürünler isteyenler için de güzel bir tercih. Keçi peynirli cheescake bizim favorilerimizden oldu.
Kohvik August: Yine Old Town’dan uzaklaşmadan Must Puudel ile neredeyse komşu sayılabilecek bir başka retro kafe öneriyoruz. Güzel kahve, lezzetli kahvaltı arayanlar için Old Town’un arka sokaklarındaki bu köşe mekan doğru seçim olabilir.
Chocolats de Pierre: Genelde yeme-içme önerilerine adı üstünde “önerdiğimiz” yerleri yazıyoruz. Ancak bu sefer içimizi karartan, hem mekan hem de lezzet olarak hayal kırıklığına uğradığımız bu yeri de yazmak istedik. İçinde bulunduğu avlunun şirinliği dışında, işletme olarak ruhumuzu daraltan bu kafeye sizin yolunuz düşerse umarız daha iyi izlenimlerle dönersiniz. Antika dükkanından daha antika olan, çalışanları yoğunluktan bezmiş ve havasızlıktan lokmalarımızı baya büyük dilimler halinde yediğimiz bu yeri pek sevmediğimizi belirtelim. Mekana girince meşhur antika uzman Drew Pritchard’ı çağırmak istiyorsunuz.
Eesti Vabaohumuseum Pood Kohvik: Old Town’dan devam edecek olursak, Chocolats de Pierre’in aksine bu sefer de fazla sessiz sakin ama bir o kadar da lezzetli yabanmersinli muffinler yapan başka bir kafe önerimiz var. Anladığımız kadarıyla Estonya Açık Hava Müzesi’ne ait olan bir yer. İşin bu kısmıyla pek ilgilenmedik. Çorba kasesinden hallice kahve porsiyonları ve o lezzetli muffinler için uğranabilecek adreslerden biri.
Tallinn’de karşınıza çıkacak zincir kahveci Reval Coffee Shop. Kahvelerinin tadına bakmadık ancak, şehirde, en erken açılan yerlerden biri olması sebebiyle hayat kurtarıcı olabilir. Önereceğimiz birkaç kahveci de Old Town’un biraz dışındaki Kardriorg Bölgesi ve şehir merkezinden.
- Gourmet Coffee
- The Living Room
- Rost Bakery & Cafe: Talin hatırası olarak çantaya bir “leib” atmak isterseniz muhakkak uğrayın.
- Björn Espresso Bar
- Katharinental / Cafe More: Kadriorg Bölgesi’ni gezmek gibi bir düşünceniz varsa, Kadriorg Park’ın hemen girişinde bulunan bu kafe/ restoran bizce çok ideal bir başlangıç. Çünkü kahvaltı için nokta atışı yerlerden biri. Omletli, leibli, kruvasanlı, tatlılı tuzlulu, bol tahıllı… O sabah canınız ne yemek isterse orada bulabileceğinize eminiz.
Balti Jaama Turg: Tallinn’in eski endüstri bölgelerinden Telliskivi’nin komşusu Balti Jaama Turg, Sovyet Dönemi’nden kalma bir market. İçinde ikinci el dükkanlar, antikacılar ve restoranlar bulunan ve sanıyoruz Estonyaca Baltık İstasyon Pazarı gibi bir anlama gelen bu yerde, gezmek de yemek de çok keyifli. Marketin sonu Telliskivi Creative Center’a açıldığı için ve burada da tahmin edebileceğiniz gibi oldukça konsept mekanlar bulabileceğiniz için esas öğününüzü bu bölgeye ayırıp, Balti Jaam’da küçük atıştırmalıklar yapabilirsiniz. Şarküteri ve balık reyonları, taze sebze meyve tezgâhları ile iştahınızı kabartacak yönde bir yer. Kabul ediyoruz, kış dönemi buranın tadını çıkarmak için en uygun mevsim değil ancak yine de birkaç tadım yapmanıza engel olacak bir durum yok ortada. Açlığınızı yatıştıracak birkaç önerimiz var: So Brooklyn, Samsa Family Baker, Ristikheina Kohvik ve Eugenio’s Streetfood bunlardan birkaçı.
Telliskivi Bölgesi yeme-içme konusunda size birçok seçenek sunuyor. Street food, kahveciler, tatlıcılar derken, üstüne bir de konsept store’lar ekleniyor. Hoop bir de instagram için fotoğraflanacak duvarlar da devreye girdi mi, ne kadar vakit ayıracağınızı siz düşünün. Tabi bunları bahar mevsimi için söylediğimizi varsayın. Çünkü kışın dış mekanlarda “bu olmadı bir de böyle çek” dedirtecek bir hava olmuyor. Burada denediğimiz birkaç mekânı da hemen not düşüyoruz.
F-Hoone: Bölgenin en popüler mekanlarından biri olan F-Hoone’a öğle yemeği için rezervasyonsuz gittik ve şans bizden yanaydı. Bahar ve yaz aylarında orada olacaksanız rezervasyon yaptırmanızı öneririz. Gidenlerin tavsiyesi vegan burger denemeniz yönünde. Biz daha klasik bir tercih yaptık ve başarılı bulduk.
Paastke Willy: Özgür Willy anlamına gelen ve fish&chips deneyebileceğiniz fastfood restoranlarından biri.
Renard Coffee Shop: Telliskivi’de kahve içmek için aklımıza gelen en güzel yer Renard Coffee.
Van Krahli Aed: Güzel bir akşam yemeği yiyeyim ama Old Town’dan da uzaklaşmayayım diyorsanız denediğimiz iki restoranı da gönül rahatlığı ile paylaşabiliriz. Van Krahli Aed hem atmosferi hem de yemekleri ile kalbimizi çaldı. Balık çorbaları ve tazecik çavdar ekmeği kesinlikle denemeye değer. İki kişi için, çorba, ana yemek ve içki dahil 60.00€ civarı bir hesap gelecektir.
Rateskaevu 16: Van Krahli Aed’in komşusu Rateskaevu 16 için de yorumlarımız fazla olumlu olacak. Fiyatlar Van Krahli ile hemen hemen aynı. Burada da pancar çorbası ve geyik etli sebze çorbası denemenizi öneriyoruz. Akşam yemeği için gidecekseniz rezervasyon yapmayı unutmayın.
Keyifli seyehatler…