İtalya bir tuhaf memleket. Hayal kırıklığına uğratmıyor, bıktırmıyor, şaşırtıyor asla pişman ettirmiyor. Kuzeyi ya da güneyi neresi olursa olsun iyi ki buralara gelmişim dedirtiyor. Ve Lecce… Lecce, o iyikileri dedirten en güzel yerlerden birisi. Güneyde, topuğun ucunda, Puglia’nın en görkemli şehri desek bir gram abartıya kaçmış olmayız. Varlığından ne zaman haberimiz oldu ne zaman radarımıza girdi emin değilim fakat işte Lecce’deyiz.
Lecce’de gezilecek yerler sizi telaşa sokmadan, güneyin rahatlığı içine kendini bırakacağınız şekilde ziyaret edebileceğiniz duraklar. Lecce gezi rehberi, büyük müzelerden ziyade, Barok stili mimariyle donatılmış kiliseler, güzel meydanlar, bu kadar taşın üst üste muazzam bir estetik sergilediği sokaklardan oluşan bir eski kent rehberi.
Bir günde çok rahat gezebileceğiniz, ama iki günde şehrin tadına varabileceğiniz bir yer Lecce. Truva Savaşı döneminde Sybar ismiyle anılan şehrin tarihinde Antik Roma’dan Bizans’a, Normanlardan Araplara birçok kültürün izi var. Şehrin bugünkü çehresi on yedi ve on sekizinci yüzyıldan kalma ancak bu on sekizinci yüzyılda inşa edilmiş Barok sarayların, binaların arasında yürürken bir anda çok eski dönemden kalma bir amfitiyatro çıkıveriyor karşınıza, tiyatroyu incelerken Roma İmparatorluğu’nun Hristiyan olduktan sonra, Lecce’nin ilk psikoposu Sant’Oronzo ile karşılaşıyorsunuz. Her bir dönemin izi iç içe geçmiş. İlber Ortaylı’nın dediği gibi “ …ortaçağlarda Doğu ve Batı’yı birleştiren ve İtalya’nın bu ilk doğu tesirlerini benimseyip hamur ettiği yer yine Güney İtalya’dır.”
Evet, sözün kısası Güney İtalya ilginç bir yer. Bir standartı olmayan siesta saatleri, heyecanla gidip inik kepenklerle karşılaştığınız restoranlar, öğle vakti sokakları saran ıssızlık, meyveleri dallarına ağırlık yapan kocaman kaktüsler, fakir mutfak olarak adı çıkmışsa da hayli lezzetli bir mutfak var Lecce’de.
Lecce’ye ulaşım:
Lecce’ye Türkiye’den uçuş yok. Bunun için Bari’ye uçup, Bari’den araba kiralamak akla gelen ilk seçenek. Bari – Lecce arası özel araçla iki saatlik bir mesafe. Araç kiralamayacaksanız Bari’den Lecce’ye ulaşmanın en kolay yolu tren. Bari Central durağından binerek Lecce’ye iki saatlik bir yolculukla varabilirsiniz.
Lecce’de Konaklama:
Biz Puglia’yı motosikletle gezdiğimiz için otel seçimlerinde özel otopark olması önceliğimiz oldu. İtalya’da motor hırsızlığı hakkında sevimsiz hikayeler duyunca biraz tedbirli olmak da fayda var dedik. Sokaklarda aracınızı ücreti karşılığında park edebileceğiniz yerler var. Sarı çizgili park yerlerinden uzak durun. Onlar ikamet edenler için. Mavi park yerlerine aracınızı park edip, sokaktaki otomatlardan biletinizi alınca pek bir sorun kalmıyor. Beyaz çizgiler ücretsiz ama bulmak pek mümkün değil. Motorla gelecekler için işler biraz daha kolay. Birçok yerde motor için ücretsiz park yeri mevcut. Uzun lafın kısası aracınızı çok sorun etmeyin. Konaklamak için Lecce’nin eski kent merkezinde uygun fiyatları daireler, oteller bulabilirsiniz. Sadece otel seçiminde otopark filtresi uyguladığınızda ya eski kent merkezinin çok az dışındaki oteller ya da sizi ücretli parka yönlendiren B&B ya da daireler karşınıza çıkacak. Her halükarda konaklayacağınız yer ve otoparkınız arasında mesafe olabilir.
Lecce’ye gitmeden önce, Ferzan Özpetek’in Serseri Mayınlar filmini izleyebilirsiniz. Nasıl bir güzellikle karşılaşacağınız hakkında ipucu verecektir. Hatta Lecce’den döndükten sonra da izleyebilirsiniz. İtiraf edelim o da ayrı bir keyif veriyor.
Müzelere giriş genellikle 5.00€, kiliseler ise 9,00€ civarında. Her birini gezmek yerine seçim yapacaksanız, Duomo Meydanı’ndaki Çan Kulesi’ne çıkabilirsiniz.
Lecce’nin gün ortası sessizliği sizi yanıltmasın. Hava kararınca herkes sokaklara atıyor kendini. Sanki buralara gelen turistler de şehrin temposuna ayak uydurmuş gibi, öğle saatlerinde ortalıklarda kimsecikler yokken, akşam sokaklar pek kalabalık. Müze gezmek gibi bir planınız varsa, müzelerin de siesta yaptıklarını belirteyim. Bu sebeple planınızı yaparken muhakkak bir kontrol edin.
Puglia ve Lecce aynı zamanda bir deniz tatili rotası. Hatta iç turizm için öncelik bu yönde. Seyahatinize, İyonya ve Adriyatik sahillerini de dahil etmek istiyorsanız bizce en ideal zaman Eylül ayı. Hem kavurucu sıcaklar bir nebze azalmış hem de İtalya’da yaz tatili sezonu büyük oranda bitmiş, okullar açılmış, herkes evine barkına dönmüş oluyor. Hal böyleyken sahiller daha boş, şehirler daha tenha oluyor. Eğer sahillere sadece uzaktan bakmakla yetinecekseniz, ilkbahar ayları da güzel bir tercih olacaktır.
Lecce Gezilecek Yerler:
Eski Kent’i Çevreleyen Kapılar
- Porta Rudiae: Tarihi kent merkezini çevreleyen, bugün sadece kalıntılarını görebildiğimiz şehir duvarlarının arasında yükselen dört kapısı varmış Lecce’nin. Ancak bugün sadece üçünü görebiliyoruz. Tabi ki gördüklerimiz orijinal kapılar değil, on yedinci yüzyılda yenilenmiş versiyonları. Porta Rudiae, bu kapıların en eski tarihli olanı, şehrin doğu tarafına açılan kapı, bir zamanlar Rudiae şehrine bakıyormuş. Artık böyle bir şehir yok ama bu şehirle ilgili kazılar devam ediyormuş. Kapıyı incelediğinizde Lecce’nin tarihi için önemli figürleri görüyorsunuz. Euippo, Idomeneo gibi tarihi figürler ve şehrin koruyucu azizi San Oronzo muazzam bir estetikle size bakıyor.
- Porta San Biagio: Aziz Biagio, dördüncü yüzyılda Sivas’ta yaşamış Ermeni bir psikoposmuş ancak efsanenin bize anlattığı Biagio’nun Lecce doğumlu olduğu. Doğuya yola çıkışının başlangıç noktası da bugün kapının bulunduğu yermiş. Doğu macerası başının kesilerek öldürülmesiyle sonlanmış. Bir doğuya yolculuk hikayesi olsa da Biagio Kapısı, tarihi merkezinin en güneyinde ve Lecce’nin gece hayatının merkezine çok yakın.
- Porta Napoli: Habsburg Hanedanı Charles V.’in şehir duvarlarını güçlendirmesi ve Türklerin Otranto kuşatması sırasında bölgeye askeri destek göndermesi sebebiyle Lecce’lilerin Charles V’i onurlandırmak için yaptırdıkları düşünülüyor. Kapının üzerinde bütün Charles V’e ithaf edilmiş sözler ve Habsburg Hanedanlığının amblemi var.
Lecce’nin İrili Ufaklı Birbirinden Güzel Meydanları
- Piazza del Duomo: Daracık Vittoria Emmanuele Caddesi’nde sağa sola bakınarak gezerken, küçük bir yön değiştirmeyle, Lecce’nin en görkemli meydanına adım atıyorsunuz. Katedral, Çan Kulesi ve Seminary (Papaz Okulu) üçlemesinin oluşturduğu bir dini kompleksin göbeğinde, kendinizi küçücük hissedeceğiniz göz alıcı bir meydan burası. Muhakkak gün batımında bir kere buradan geçin. Meydandaki yapılar ziyarete açık ama biraz daha dış güzelliğin tadını çıkarmak isterseniz Syrbar’da boş bir masa kollayın.
- Piazza Sant’Oronzo: Lecce’nin koruyucu azizi Sant’Oronzo’nun adını taşıyan meydan, Lecce’nin her tarafını saran Barok dokusundan sıyrılıp, şehrin tarihinden her detayı barındıran bir yer. Tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmeyen, MS.1.yy- 2.yy arasına denk geldiği düşünülen bir Roma amfitiyatrosu, meydanın tam ortasında dururken, yirmi dokuz metre uzunluğundaki Roma sütunun üstünde, bronz Sant’Oronzo heykeli size bakıyor. Barok stili inşa edilmiş Santa Maria della Grazia Kilisesi’nin hemen yanı başında keskin hatlı INA (Istituto Nazionale Assicuraziani) binası rasyonel faşist mimarinin kentin dokusuna nasıl sızdığını gösteriyor. Her dönemden bir iz taşıyan meydan, Lecce’nin en hareketli köşesi.
- Piazzetta Chiesa Grece- Via Umberto I- Piazzetta Gabriele Riccardi: Yunan Kilisesi’nin bulunduğu küçük meydandan geçerek Via Umberto I üzerinde ilerlediğinizde yine hayranlık verici güzellikte bir kilise ile karşılaşıyorsunuz. Basilica di Santa Croce’ye varmadan önce, Via Umberto üzerinde Terraza Santa Croce’ye uğrayarak bu sokağa yukarıdan bakabilirsiniz. Aynı zamanda Palazzo dei Celestini’nin göz kamaştırıcı avlusunu da gezebilirsiniz. Santa Croce Bazilikası ve Celestine Sarayı manzaralı bir kahve ya da içki için GALLERIA’da bir mola vermek bence şart. Santa Croce Bazilikası, meşhur Lecce taşının usta ellerde hangi şekillere bürünebileceğini tüm detaylarıyla gördüğünüz muhteşem bir dış cepheye sahip.
- Piazzetta Sigismondo Castromediano: Santa Croce Bazilikası’nı ve Duomo Meydanı arasındaki bağlantı yolu gibi düşünebileceğiniz ama Lecce’nin altındaki diğer Lecce’nin yüzeye fışkırdığı yerlerden biri. Demir çağından Geç Roma Dönemi’ne kadar uzanan bir katmanın keşfedildiği meydanda, bulunan sarnıçlara ve diğer kalıntılara bakabileceğiniz üç pencere var. Şehrin bu bölgesi (Via Idomeo, Via Abramo Balmes ve Via della Sinagoga) eski Yahudi Mahalllesi olarak biliniyor. On beşinci yüzyıla kadar Lecce’deki Yahudiler bu bölgede ikamet ediyormuş. Nitekim Santa Croce Bazilikası’nın yanındaki Yahudi Müzesi ziyarete açık.
Dış Cepheleriyle Göz Kamaştıran Lecce Kiliseleri:
Lecce’nin güzel meydanları aynı zamanda bir sürü güzel kilise demek. Bunlardan bazılarını çoktan belirttik. Bir noktadan sonra özel bir ilginiz yoksa Hristiyan ikonografisini bir kenara bırakıp, bu yapıların mimari güzelliğine, dış cephelerinin ne kadar titizlikle inşa edildiğine odaklanabilirsiniz. Tüm bu yapıları, Lecce sokaklarına yerleştirilmiş bir enstalasyon gibi düşündüğünüzde, müze gezer gibi hissediyorsunuz.
*Chiesa di Santa Irene
*Chiesa di Santa Chiara
*Chiesa di San Matteo
*Basilica del Rosario e di San Giovanni Battista
Sokaklarla İkna Olmayanlara Lecce Müzeleri:
- MUST: Lecce Tarih Müzesi, şehrin 2500 yıllık tarihinin izlerini sergilerken, modern sanatçıların eserlerine de yer veriyor. Tarihi kentin merkezinde, Santa Chiara Manastırı müze binası olarak kullanılıyor. Sıcağın en yoğun saatlerinde kendinizi müzeye atabilirsiniz demek çok isterdim ancak Puglia’da müzeler de uzun bir öğle arası veriyor. Bu sebeple planlama yaparken müze saatlerini kontrol etmeyi unutmayın. Giriş ücreti: 5.00€.
- FONDAZIONE BISCOZZI: İtalyan ve Avrupalı sanatçıların eserlerinin sergilendiği çağdaş sanat müzesi aynı zamanda süreli sergilere de yer veriyor. Pazartesi hariç haftanın her günü 16.00 ile 19.00 arası ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti: 5.00€.
- The Faggiano Museum: Yer altından fışkıran 2000 yıllık tarihe bir örnek de Faggiano Müzesi’nin ortaya çıkış serüveni. Faggiano Ailesi, özel mülklerinin borularını değiştirmek için tadilata giriştikleri sırada binanın temelinden çıkan arkeolojik kalıntılar, kazıların genişletilmesiyle bir müze olacak boyuta ulaşmış. Giriş ücreti: 5.00€
Teatro Romano: Sanıyorum Lecce’de bir binayı onarırken başka bir tarihi eser keşfetmek bir gelenek. Roma Tiyatrosu da şans eseri bulunan, Barok binaların arasına saklanmış, bu nedenle birçok kişinin tesadüfen gördüğü ya da hiç görmeden geri geldiği yerlerden biri. Sant’Oronzo Meydanı’ndaki amfitiyatro ne kadar gözler önündeyse, Roma Tiyatrosu bir o kadar saklanmış. MS. I-II. yy arasında yapıldığı tahmin edilen tiyatronun sadece bir kısmı çıkartılabilmiş ancak orijinal halinin beş bin kişilik olduğu tahmin ediliyor. Bölgeden çıkarılan bazı heykelleri de görmek isterseniz Museo del Teatro Romano’yu ziyaret edebilirsiniz.
Castle of Charle V: Puglia’da kalesi olmayan bir şehir bulmanız neredeyse imkansız. Çünkü bölge konumu nedeniyle saldırıların hedefinde olmuş. Lecce’nin de bir kalesi var. İsminin Habsburg hanedanı Şarlken’den gelmesi kalenin o dönem yapılmasından kaynaklanmıyor. Osmanlı, Otranto’yu kuşatınca, Şarlken buradaki kalenin güçlendirilmesi için destek vermiş. Nitekim Napoli Kapısı’nda yazılanları da hatırlayacak olursak Lecce halkının Şarlken sevgisini hatırlayacağız. Yoksa kale o dönemden çok daha önce Normanlar zamanında yapılmış. Giriş ücreti: 5,00€
Gördüğünüz gibi Lecce, elinizde upuzun bir listeyle gezeceğiniz bir şehir değil. Bir gün içinde eski kentin sokaklarından defalarca geçerek şehri gezebilirsiniz. Eğer biraz alışveriş yapmak, tanıdık markaları kontrol etmek, eski kentin büyüsünden sıyrılmak isterseniz MAZZINI Bölgesi’ni gezebilirsiniz. Charles Kalesi’nin diğer yakasından bahsediyoruz aslında. Çok uzak bir yere gitmiş olmuyorsunuz. Via Salvatore Trinchese üzerindeki Bialetti Mağazası’na bakmak gibi küçük aktivitelerden bahsediyoruz. Beklentinizi çok yüksek tutmayın.
En kısa zamanda yolunuzun Lecce’ye düşmesi dileğiyle…
Keyifli seyehatler!
#ikigeceucgunn