Söz konusu İspanya olunca akla ilk gelen rotaların dışına çıkmak isterseniz, bu noktada Valencia’yı radarınıza alabilirsiniz. Madrid ve Barselona’yı görmüş hatta Endülüs’ü de deneyimlediyseniz Valencia’yı ertelemenin lüzumu yok. Barselona ile aynı kıyıda oluşu ilgiyi Barselona’ya çevirse de Valencia oldukça keyifli bir şehir. İspanya’nın en büyük üçüncü şehri, capcanlı, hareketli, turistik bir ziyaretten tüm beklentinizi karşılayacak türden. Valencia gezilecek yerler listeniz hem kültürel hem gastronomik bağlamda sizi mutlu edecek. Diğer İspanyol şehirlerinden alışkın olduğumuz İspanyol neşesi burada da sizinle olacak.
Bir Roma kolonisi olarak kurulan şehir, sekizinci yüz yılda İslami yönetim altına girince, haliyle İslam kültürünün etkileri de şehre yansımış. Bu mirasın üstüne on üçüncü yüz yılda yönetimi ele alan Hristiyanların da etkisi eklenenince, şehir çok renkli bir karışım haline gelmiş. On beşinci yüz yılda Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri olmayı başarmış ve on sekizinci yüz yılda da önemli bir ipek üretim merkezi olmuş. Bu küçücük bilgileri cepte tutarak bugünkü Valencia’yı gezmeye başlıyoruz.
Valencia Havaalanı- Şehir Merkezi Ulaşım:
Valencia Havaalanı – şehir merkezi ulaşımı için üç alternatif var.
- Metro: Havaalanından 3 ve 5 No’lu metro hattı şehir merkezine gidiyor. Şehir merkezi metro ile yaklaşık 20 dakika sürüyor. Tek kullanımlık metro bileti: 4,80€
- Otobüs: Havaalanından kalkan 150 No’lu otobüs ile de merkeze ulaşabilirsiniz. Bu seçenek yaklaşık 40 dakika sürüyor. Tek kullanımlık bilet: 4,80€
- Taksi: Kalabalık bir grupsanız taksi seçeneği çoğu zaman çok daha avantajlı olabilir. Havalanı- şehir merkezi yaklaşık 25€ tutuyor.
Valencia Card: Şehirde iki gün ve üzerinde zaman geçirecekseniz bu kartı inceleyebilirsiniz. Çünkü hem toplu taşımadan sınırsız faydalanabilir hem de bazı müzelere indirimli giriş yapabilirsiniz. Valencia’nın keyifli bir tarihi merkezi olsa da turistik merkezin dışında görebileceğiniz yerler de var. Valencia Card’ı bu linkten inceleyebilirsiniz.
Valencia’da Konaklama:
Valencia’nın, yürüyerek rahatlıkla gezebileceğiniz bir eski kent merkezi var. Sadece birkaç nokta için eski kent merkezinden çıkmanız gerekecek. Bu sebeple konaklama için önceliğiniz eski kent merkezi civarında, özellikle Plaça de l’Ajuntament, Plaça de la Reina ve Plaça de la Mare de Deu meydanlarına yakın yerlere bakabilirsiniz. Konakladığımız adresi buradan görebilirsiniz.
Valencia Gezilecek Yerler:
1.Eski Kent Merkezi:
Ciutat Vella (eski şehir), kalıntılarını hala görebileceğiniz şehir duvarlarının içinde, zaman içinde yükselen katedrali, marketi, loncası, dar sokakları, küçük ve büyük meydanları ile tabi ki bir turistik ziyareti başlatacağınız ilk adres.
Cathedral de Valencia / El Micalet:
Plaça de la Reina’daki Valencia Katedrali, önce bir Roma tapınağı, daha sonra bir cami daha sonra da bugün gördüğümüz bazilika halini almış. Kutsal Kase’nin burada olduğu iddiası katedralin ziyaretçi akınına uğramasının bir diğer sebebi. Belgeler ve arkeolojik çalışmalar, katedralde sergilenen Kutsal Kase’nin İsa’nın Son Akşam Yemeği’nde kullandığı kutsal olduğunu düşüncesinin yerleşmesine yol açmış. İspanyol Rönesansı’nın ilk örnekleri katedralin müze bölümünde, Kutsal Kâse ise Kutsal Kase Şapel’in de görülebilir.
Katedralin çan kulesi El Micalet, şehri panoramik olarak izleyebileceğiniz noktalardan bir tanesi. Daha önce tırmandığınız çan kulelerine kıyasla görece alçak sayılabilecek bir kule. Sadece 207 basamağı tırmanmayı göze almanız gerekiyor.
Küçük bir detay!
Perşembe günleri Plaça de la Virgen’de, Valencia Katedrali’nin Havariler Kapısında toplanmış, geleneksel siyah kıyafetlerini giymiş sekiz çiftçi görebilirsiniz. Tribunal de Las Aguas (Su Mahkemesi), Aragon Kralı Jaime I tarafından Arapların kurduğu sulama sistemini kontrol etmek için kurulmuş. Mahkemenin üyeleri, sulama sistemini kullanan çiftçiler tarafından iki yılda bir seçilen çiftçilerden oluşuyor. Sulama sisteminin yapısı ve ortaya çıkan sorunların tartışıldığı mahkeme dünya çapında ün kazanmış bin yıldır devam eden bir gelenek.
La Lonja de la Seda:
İsminden de anlaşılacağı üzere başlangıçta sadece ipek ticareti için kullanılan eski binanın yerine, ticaretin gelişmesi sebebiyle yapımı 1482 ve 1533 yılları arasında devam eden yeni bir Borsa binası yapılmış. 1996 yılında Unesco Dünya Mirası Alanı olarak ilan edilen İpek Borsası, on beşinci ve on altıncı yüz yılda, İber Yarımadası’nın Akdeniz ve ötesinde oynadığı rolü ve bu Akdeniz şehrinin gücünü ve zenginliğini gösteren çok görkemli bir yapı.
Portakal ağaçlarıyla dolu avlusundan geçerek, dev sütunlarla karşılaştığınız bu kocaman bina Valencia’da atlamamanız gereken yerlerden. Pazar günleri ziyarete kapalı. Giriş ücreti: 2€
Mercado Central:
Avrupa’nın en büyük kapalı yemek pazarı aynı zamanda Valencia’da karşılacağınız art nouveau yapıların en güzellerinden biri. Eskiden aynı yerde bulunan açık pazarın yerine bir kapalı pazar yapılmaya karar verilmiş ve yapılan yarışma sonucu mimar Alenandre Soler MArch ve Francesc Guardia Vidal’in projesi 1928 yılında tamamlanmış. Mercado Central’de taze meyve-sebze, şarküteri, deniz ürünleri gibi gündelik alışverişiniz için uğranacak her tezgâh var. Ancak turistik bir ziyarette alışverişten çok tadım yapabileceğimiz yerlerin peşindeyiz. Ödüllü şef Ricard Carmerana’nın tapas barı Central Bar, Mercado Central’de bir şeyler yemek isterseniz uğramanız gereken ilk adres. Saat 15:00’e kadar açık. Çok geçe kalmayın!
Plaza de la Virgen (Plaça de la Mare de Deu):
Valencia’nın Roma Forumu olarak bilinen şehrin en eski meydanı, ortasında Turia Nehri’ni temsil eden çeşmesi, bir tarafında görmeye değer kubbesi ile Basilica de la Mare de Deu diğer tarafında Valencia Katedrali’nin Havariler Kapısı ve Valencia’nın en eski mahallesi El Carmen Mahallesi’nin sınırlarında, kafelerle çevrili, canlı bir meydan. Yemek için değil ancak bir şeyler içmek için buradaki kafelerde turist olmanın hakkını verebilirsiniz.
San Nicolas de Bari y San Pedro:
Valencia’nin Sistine Şapeli olarak kabul gelen kilise, şehrin Hristiyan hakimiyetine girdiğinde kurulan on iki kiliseden biri. Ancak bugünkü ihtişamını 1690-1693 yılları arasında Antonio Palomino tarafından tasarlanan, Dionis Vidal tarafından hayata geçirilen dokunuşlarla kazanmış. Aziz San Nicolas ve Aziz Peter Martry’nin hayatından sahnelerin resmedildiği freskler göz kamaştırıcı.
Pazartesi günleri kapalı. Giriş: 11€.
El Carmen:
Şu ana kadar bahsi geçen yerlerin hepsi El Carmen Mahallesi’nde olsa da bölgenin şehir surlarına dayanan merkezinden biraz daha detaylı bahsetmek gerek. On birinci yüzyılda, İslami yönetim altında şehrin doğu tarafı surlarla çevrilmiş. Surların dışında kalan bölgeler tarım arazisi olarak kullanılmış. On dördüncü yüz yılda şehir tekrar Hristiyan hakimiyetine girince batı yakası da surlarla çevrilmiş. Hatta şehrin iki kapısı Torres de Serano ve Torres de Quart bu kapıların kalıntıları üzerinde yenilenmiş. Gece olup çanlar çalmaya başlayınca iki kapı da kapanırmış. Bu iki kule arasında planlanan bir yürüyüş rotası, El Carmen Mahallesi’nin merkezinde dolaşmak gibi.
Aragon Kralı Jaime, şehri fethettiğinde Müslümanların yaşadığı bölgedeki evleri askerlerine dağıtmış. Hatta bir takım tuhaf loncaların bu bölgede geliştiği söyleniyor. Tarih boyunca olumlu ve olumsuz anlamda hep hareketli bir bölge olmuş. Bugünün Valencia’sında El Carmen bölgesi, zengin bir mimari çeşitlilik, hareketli bir gece hayatı, sanat severlerin keyifle gezeceği müzeler ve gastronomik anlamda güzel duraklar sunan bir mahalle.
Yukarıda bahsettiğim, akla ilk gelen noktalar dışında görmeniz gereken sokaklar, meydanlar ve birkaç müze önerim daha var.
Portal de la Valldigna, Hristiyanların şehre gelmesiyle Müslüman nüfus bu bölgeden sürülmüş. Adı geçen Portal de la Valldigna, Arap duvarlarının üstüne açılmış kapısız bir geçit. Mağribilerin yaşadığı mahalleyi Hristiyanlardan ayıran bir kapı. 1400’lü yıllarda açıldığı tahmin ediliyor.
El Carmen, sokak sanatı sevenlerin gezmekten keyif alacağı sokaklarla dolu. Bazıları öylesine, anlamsız karalamalar gibi görünse de özenle çalışılmış duvar resimleri de göreceksiniz. Bunun için haritanızda işaretlemeniz gereken sokakların başlıcaları:
- Carrer de Baja
- Carrer de Dalt
- Carrer de Lliria
- Carrer de na Jordana
- Carrer de la Mare Vella
El Carmen mahallesi adını, eski Carmen Manastırı’ndan alıyor. Eski manastır günümüzde çağdaş sanatlar müzesi olarak hizmet veriyor. Sergiler ilginizi çekmese bile bu güzel bina görmeye değer. Şehrin ana akım müzelerinin yanına alternatif bir iki seçenek de eklemek isterseniz El Carmen’de Centre del Carme Cultura Contemporena (CCCC) ve Instutut Valencia d’Art Modern (IVAM) yedek listenizde yer alabilir.
Museo de Bellas Artes:
İspanya’nın en büyük ikinci sanat galerisi Valensiya Güzel Sanatlar Müzesi’nde 15. ve 19. yüz yıl arası ağırlıklı olarak Valensiyalı sanatçıların eserlerine adanmış çok güzel bir koleksiyon sizi bekliyor. Joaquin Sorolla, Francisco de Goya ve Velazquez gibi isimlerin çalışmalarını görebilirsiniz. 1946 yılında müze olması kararlaştırılana kadar, bina İlahiyat Okulu, Askeri Hastane ve Akademi olarak kullanılmış.
Pazartesi günleri kapalı. Giriş ücretsiz.
Palacio del Marques de Dos Aguas – Museo Nacional de Ceramica
Valensiya’nın en güzel dış cephesi benim diye avaz avaz bağıran bu bina bir zamanlar soylu bir İspanyol Markisi’nin evi, şimdilerde ise Ulusal Seramik Müzesi.
Müze, 18.yüz yıldan günümüze uzanan en büyük ulusal seramik koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Ancak söylemek gerekiyor ki binanın mermer kaplı dış cephesi içerideki seramiklerden çok daha ilgi çekiyor. Müzeyi gezmeseniz bile, Marques de Dos Aguas Sarayı’nı ziyaret edip, kapısını ve onu çerçeveleyen göz kamaştırıcı mermer işçiliğini incelemelisiniz.
Seramik Müzesi pazartesi günleri kapalı. Giriş ücreti 3€.
Plaça de l’Ajuntament:
Belediye binasının olduğu şehrin en büyük meydanlarından birini bu listeye eklemek âdettendir. Ancak özellikle gidip görmekten çok Valensiya içinde yer değiştirirken muhakkak geçeceğiniz bir meydan. Turistik merkezin biraz daha dışında kalan Rusafa ve Eixample Bölgelerini keşfederken yolunuzu buradan geçirebilirsiniz.
Valensiya’da vitrinlere bakmak, alışveriş yapmak niyetindeyseniz Plaça de l’Ajuntament’ten Carrer de Colon caddesine doğru yürüyüş ve bu ana hat üzerindeki sokakları keşfetmek amaca hizmet edecektir.
Rusafa – Eixample
Tarihi merkez çeperinin hemen dışında, şehrin en cool mahallelerinden biri Eixample. Nitelikli kahvecilere, şehrin en iyi restoranlarına, tasarım butiklere ve tahmin edebileceğiniz gibi lokal hayata biraz daha dokunabileceğiniz bir mahalle.
Mercat de Colon:
Mercat de Colon’u görünce Valencia’nın bizi daha ne kadar şaşırtabileceğini düşünüyorum. 20.yüz yılın erken dönemlerinde taze meyve-sebze pazarı olarak tasarlanmış bu bina sanki Gaudi’nin dokunuşlarını taşıyor. Art Nouveau mimarisinin Valencia’daki en güzel örneklerinden biri olduğu kesin.
Yapılış amacını unutturmayan şekilde hale alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar var. Fakat artık bunun çok daha ötesine geçmiş. Habitual by Ricardo Camarena, Ma Khin Cafe, Manglano gibi şehrin en iyi restoranlarından bazıları burada. Zaman zaman etkinliklere ev sahipliği yapan bir sosyal alan.
Ruzafa ise çok kültürlü bir mahalle. Bir tarafta uzun zamandır Ruzafa’da yaşayanlar diğer tarafta dönüşümün getirdiği genç bir nüfus var ve anlatılanlara göre bu iki dinamik burada muhteşem bir uyum tutturmuşlar. Hem kültürel hem gastronomik hem de ticari bir zenginlik var.
Asya, Türk, Fas restoranları görebileceğiniz gibi diğer köşede Valencia’nın en ünlü şef restoranlarına denk gelebilirsiniz. İlginç renkleri ve tasarımı ile Mercat de Ruzafa, mahalleyi gezmek için en iyi başlangıç noktası.
Ciudad de Las Artes y Los Ciencias:
Valencia’nın bambaşka bir yüzünü görmek isteyenlere ve özellikle çocukla seyahat edenlere mutlaka öncelik vermelerini tavsiye ettiğim yer, Valencia Sanat ve Bilim Şehri. Bir de mimarlık okuyan arkadaşlar varsa, modern mimarinin ödüllü örneklerinden biri olan bu kültürel ve mimari kompleksi görmek isteyebilirler.
Hemisferic, Umbracle, Science Museum, Agoro/Caixa Froum, Palace of Arts ve Oceonografie’yi kapsayan altı bölümlü bir kompleks.
- Hemisferic, genelde belgesel ağırlıklı ve günde bir kez çocuklara yönelik de bir içerik sunan, 45 dakikalık filmlerin gösterildiği 3D bir sinema salonu.
- Umbracle, ücretsiz gezebileceğiniz, Akdeniz bitkilerinin ve heykellerin sergilendiği bir botanik bahçe.
- Science Museum, çocukla seyahat ediyorsanız bu komplekste uğramanız gereken interaktif bir bilim müzesi. Biyolojiden, astronomiye deneyim odaklı bir müze.
- Palace of Arts, opera, bale, konser ve çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir gösteri salonu. Bilet alıp bir etkinliğe katılabileceğiniz gibi, sadece binayı da gezebilirsiniz.
- Oceanografie ise Avrupa’nın en büyük akvaryumu ve kompleksin en ilgi çeken bölümü.
- Agora/Caix Forum’da süreli ve süresiz sergileri gezebilirsiniz. Konferanslar, gösteriler ve çeşitli performanslara da denk gelebileceğiniz kültüre ve bilime adanmış bir etkinlik alanı.
El Cabanyal- La Malva-Rosa:
Valencia’da hayatın ritminin farklı aktığı bir köşe varsa orası El Cabanyal olmalı. İspanya’nın en büyük kentlerinden birinde değil de kolonyal Günel Amerika mahallelerinden birinde geziyormuşsunuz hissi veren bu bölge, Valencia’nın Akdeniz ile buluştuğu palmiyelerle kaplı sahil şeridindeki kumsallar Malva Rosa’nın arkasında.
El Cabanyal eski bir balıkçı kasabası. Hatta hala bunun izlerini taşıyor ve balıkçılık faaliyetleri devam ediyor. Renkli evlerle kaplı sokaklarda hala çocuklar oynuyor, yerliler kapı önlerinde sohbete devam ediyor. Diğer tarafta ise büyük şehir ve modern hayat bu tarz mahalleleri pek rahat bırakmıyor. 1998 yılında bir proje kapsamında mahallenin düzeni bozulmaya başlamış. Geleneksel evlerin yıkılmasını, mahalle sakinlerinin göçe zorlanmasını, evlerin düşük fiyattan kamulaştırılmasını dayatan proje sivil direniş ile durdurulmuş. Bugün ise bölge hareket halinde. Sanat grupları, tiyatro toplulukları, genç şefler El Cabanyal’ın sakinlerinden. Otantikliğini koruyarak modern şehirde kendine bir yer buluyor.
Valencia, paella’nın doğduğu şehir ve daha önce kötü bir paella deneyiminiz varsa bu İspanyol yemeğine bir şans daha vermelisiniz. Malva Rosa’da yüz yıllık bir işletme olan Casa Carmela’nın paellası çok lezzetli.
Valencia yeme-içme rehberinde görüşmek üzere.
Keyifli seyahatler