Toskana’nın en gelişmiş ve en büyüleyici şehri dediğimizde ortak cevabımız Floransa’dır. Tabi ki de bu cevap Floransa için çok hakkedilmiştir. Ancak Toskana bölgesinde bir şehir daha var ki çok daha mütevazi, çok daha sakin ve ancak gidip görenleri kendine hayran bırakan türden. Siena!
Orta çağ Avrupası’nın en önemli şehirlerinden biri Siena, bugün ise Toskana rotanızın atlamamanız gereken duraklarından biri. Bir güne sığdırabileceğiniz, Toskana mutfağını deneyimleyebileceğiniz, İtalyan rönesansının izlerini sürebileceğiniz, Toskana’nın hala devam eden festival kültürüne tanıklık edebileceğiniz Siena gezi rehberi ile bu orta çağ şehrini keşfetmeye başlıyoruz.
Roma’nın efsanevi kurucularından Romus’un oğlu tarafından kurulduğuna inanılan Siena, efsaneler bir tarafa, Roma döneminde önemli bir askeri üs olarak gelişmiş ve sonrasında önemli bir ticaret merkezine dönüşmüş. Orta çağda ise Lombardların ve Frenklerin yönetime girmiş. Roma’yı Floransa’ya bağlayan, hac ve ticaret yolu olarak kullanılan Via Francigiena bu dönemde yapılmış. Veba şehre ulaşana kadar, bölgenin en zengin yerleşimlerinden biri olmuş.
Bana kalırsa, Siena hala insanı etkisi altına alacak kadar çok güzel. Güneşin, yağmurun, yeşilin çok yakıştığı, tarihi dokusunu hiç kaybetmemiş modern bir orta çağ şehri.
Siena’ya Ulaşım:
Siena’ya Türkiye’den direkt uçuş yok. Araç kiralayarak Toskana’yı gezmek gibi bir planınız varsa da en yakın havalimanı Bologna. Toskana seyahatinizi planlarken fikir verecek bir okumaya buradan ulaşabilirsiniz.
Bologna, Floransa, Roma ve hatta Milano’dan bile otobüsle Siena’ya ulaşmak mümkün.
Tren kullanacaksanız, Floransa Santa Maria Novella Tren İstasyonu’ndan Siena’ya aktarmasız ulaşabilirsiniz. Siena tren istasyonu tarihi merkezin iki kilometre dışında.
Floransa’da olduğu gibi Siena’nın tarihi merkezine araçla girmek için izniniz olması gerekiyor. Bu konuyu atlamayın ve gözünüzü ZTL tabelalarından ayırmayın. ZTL varsa girmekten kaçının. ZTL için kısıtlı trafik bölgesi diyebiliriz. ZONA TRAFFICO LIMITADO. Bu tabelayı görmenize rağmen oraya giren araçlar da göreceksiniz. İşte işler burada biraz karmaşıklaşıyor. Çünkü bu araçların çoğu muhtemelen plakası oraya kayıtlı, şehirde ikamet edenler ve toplu taşımalar.
Oteliniz ZTL Bölgesi’nde ise ve araç kiralayacaksanız bu konuda yönlendirmeleri için mutlaka konaklayacağınız yer ile görüşün ya da yakınlarda bir otopark arayışında olun. Şehir kapılarından girmeden önce aracınızı park edebileceğiniz birçok yer var. Siena gibi küçük şehirlerde aracınızı bu park yerlerinde bırakmak sizi merkezden çok da uzaklaştırmayacaktır. Buradan bazı park yerlerine bakabilirsiniz.
Bu tarihlere dikkat!
Siena’nın hem en eğlenceli hem de kalabalıktan sizi yorgun düşürecek iki tarihi 2 Temmuz ve 16 Ağustos. Sadece bu günler değil, bu tarihleri kapsayan haftalarda şehirdeki turist yoğunluğu katlandıkça katlanıyor. Çünkü Siena’nın en önemli etkinliği, Palio bu tarihlerde düzenleniyor. Kabaca bir at yarışı diyebileceğimiz Palio, Siena için çok kıymetli bir gelenek. Bir festival havasında geçen Palio döneminde konaklama fiyatları da daha pahalı olacaktır. Uzun lafın kısası hem cefası hem sefası olan bir dönem.
Siena’da Konaklama:
Bir güne sığdırabileceğiniz bir şehir desem de Siena’da bir iki gün kalmak, yavaş tempoda gezmeyi sevenler için çok iyi bir fikir. Toskana’nın diğer kasabalarına da yakın olduğu için gezinizin bir bölümünde merkez olarak Siena’yı seçebilirsiniz. Biz planlamamızı bu şekilde yapanlardanız ve Siena’da birkaç akşama ve birkaç sabaha tanık olduğumuz için mutluyuz.
Eğer araçlaysanız ücretsiz park yeri sunan otel ya da ev bulmak tarihi merkez içinde neredeyse imkânsız. Tarihi merkezin sınırlarında, otoparka yakın bir yer seçmeye özen gösterin. Ücretsiz otoparkı olan, tarihi merkezin yanı başında konakladığımız otele buradan bakabilirsiniz. Bu bölgeyi referans alabilirsiniz.
Siena’da Neler Yapılır?
Piazza del Campo ve çevresinde keşif turları:
Halkın Il Campo dediği, Avrupa’nın en büyük orta çağ meydanlarından biri olan Il Campo, Siena’ya giden üç yolun kesiştiği yere yapılmış. Şenlikler, siyasi etkinlikler gibi amaçlarla halkın bir araya geleceği sosyal bir alan olarak tasarlanan meydan, deniz kabuğunu andıran tasarımı ve okudukça daha anlam kazanan detayları ile Avrupa’da görmüş olduğunuz meydanlardan biraz ayrılıyor. Meydanı çevreleyen binaların homojen tarzda olması tesadüf değil. 1297’de hükümetin çıkardığı yönergelerle, inşaatlarda bir takım ortak noktalara uyum sağlanması garantilenmiş. Aykırı bir durumda, inşa edilen binaların yıkılması kararlaştırılmış. Saint Peter ve Paul Kilisesi bu yıkıma örnek olarak gösteriliyor.
Kimi zaman mimari facialar yüzyılında ve mimari facialar şehrinde yaşadığımız hissiyatını bize bir kez daha hatırlatan Siena’nın deniz kabuğunu andıran ve dokuz parçaya bölünmüş ana meydanının bu görüntüsü de tesadüf değilmiş. İtalya’nın en barışçıl ve istikrarlı hükümeti olarak kabul edilen “Governo dei Nove” yani Dokuzlar Hükümeti anlamına gelen, dokuz yönetici validen her birini temsil ediyormuş.
Il Campo’da gezebileceğiniz yerlerden biri Palazzo Pubblico. Yapıldığı günden beri aynı amaca hizmet eden Belediye Binası’nın turistlerin ilgisini çekebilecek iki kısmı var: Torre del Mangia ve Museo Civico. Siena görsellerinde karşınıza sıkça çıkan fotoğraflardan biri meşhur avlu “Cortile del Podesta”dan geçerek müzeyi ve kuleyi ziyaret edebilirsiniz. Dört yüz küsür basamak çıkmayı göze alırsanız çok güzel bir Siena manzarasına şahit olursunuz, müzeyi gezerseniz muhteşem freskler görürsünüz. Museo Civico’yu ziyaret etmeden önce Sala Dei Nove‘nin açık olup olmadığından emin olun. Çünkü bir müddettir restorasyonda ve burada Ambrogio Lorenzetti’nin İyi ve Kötü Hükümet Alegorisi bulunuyor. Bu freskleri diğerlerinden farklı kılan en önemli özellik, fresklerde anlatılan konuların dinsel içerikli olmaması.
Palazzo Pubblico’nun 1977’deki restorasyonunda keşfedilen, bodrum katındaki tuz deposu da artık süreli sergilere gerçekleştiği bir alana dönüştürülmüş. Biletinizle Magazzini del Sale’de yer alan süreli sergileri de gezebilirsiniz.
Torre del Mangia’nın yapılış amaçlarından biri, Siena’nın kiliseye ve devlete aynı saygı ve gücü göstermek istemesi. Bu amaçla Siena Katedrali’nin çan kulesiyle aynı yükseklikte bir kule yapılmak istenmiş. Ancak gelin görün ki Torre del Mangia, katedralin çan kulesinden daha yüksek. Ve fakat Duomo bir tepede olduğu için Via Francigiena’dan şehre baktığınızda iki kulede eşit görünüyor.
Piazza del Duomo’da keşif turları: Duomo di Siena ve Santa Maria della Scala
Siena Katedrali’ni Floransa Katedrali’nden sonra görecek olsanız bile hayal kırıklığına uğramayacağınızı iddia edebilirim. Beyaz, siyah-yeşil mermerle kaplı dış cepheye belki Floransa’dan aşina olabiliriz ancak Siena Katedrali’nin içi de oldukça zengin. Aynı renk paletinin içeride de devam ettiğini, yerlerdeki mozaiklerin başlı başına bir hikâye anlattığını, rönesansın öncü isimlerinin buralarda izi olduğunu aklımızda tutunca katedrali dışarıdan görmek yerine içeriye girmek isteyebilirsiniz.
Kuşkusuz, katedralin en renkli kısmı, Pinturicchio ve onun öğrencisi Raffaello’nun da fresklerinin bulunduğu Piccolomini Kütüphanesi. Papa Pius II ve Papa Pius III, Pienzalı Piccolomini Ailesinin hem dini hem de politik olarak çıkardığı en önemli iki figür.
Siena Katedrali’nin daha büyük olması planlanmış. On dördüncü yüz yılda da bu genişletme çalışmaları başlamış. Bilet gişesine giderken, kilisenin sağında yükselen duvarlardan bu genişletmenin boyutunu hayal edebilirsiniz. Ancak veba bütün planları bozmuş. Nüfusun büyük çoğunluğu kara vebadan yok olduğu için çalışmalar durdurulmuş ve bir daha asla başlamamış.
Mart ayından ocak ayının başına kadar Porta del Cieolo adında bir bilet türü satışa çıkıyor. Rehber eşliğinde katedralin, normalde halka açık olmayan odaları ve çatısını gezebileceğiniz bir aktivite. Dilerseniz buradaki linkten bilet alabilirsiniz. Ancak bu mevsimlerde daha az turist yoğunluğu olacağı için kapıdan da bilet alabilirsiniz.
Duomo’yu gezmek için farklı bilet seçenekleri var. Katedral, Vaftizhane, Müze gibi bölümleri gezmek için biletleri buradan inceleyebilirsiniz.
*İtalya’da online bilet almanın her zaman daha pahalı olduğunu hatırlayalım.
Santa Maria Della Scala:
Via Francigena üzerinde bir hastane olarak yapılan Santa Maria della Scala, Duomo’dan çıktıktan sonra hız kesmeden ziyaret etmeniz gereken diğer adres. Yorgunluk kahvenizi müzenin Duomo Meydanı’na yerleştirilmiş masalarında içebilirsiniz. Ulusal Arkeoloji Müzesi’ni ve Çocuklar için Sanat Müzesi’ni de içinde barındıran tarihi bir kompleks. Hacılar, kadınlar ve kız çocukları için koğuşlar, yardım ve ibadet alanları gibi bölümlerden oluşan bir kocaman bir alan.
Her gün ziyarete açık.
Sürprizlerle dolu Siena Sokakları: Pinacoteca Nazionale, Palazzo delle Papesse ve birkaç küçük detay…
Şehrin en ikonik yapılarını gördükten sonra sokaklarda dolaşmaya başlayabilirsiniz. Birbirinin aynısı gibi görünen yapıların bazıları keyifli müzelere, küçük bir tabelası olan trattoriaların bazıları muhteşem Siena manzaralarına açılıyor.
Pinacoteca Nazionale (Ulusal Müze) bu sokak turlarında uğramak isteyeceğiniz adreslerden ilki. Siena ekolünü, rönesansın bu bölgede ne gibi göz kamaştırıcı sanat eserlerine ev sahipliği yaptığını görmek isterseniz Ulusal Müze iyi bir seçim olacaktır. Eğer ki rönesans ve getirdikleri güzelliklere yeterince doyduğunuzu düşünüyorsanız Palazzo delle Papesse’deki süreli sergileri kontrol edip biraz daha çağdaş sanata zaman ayırabilirsiniz.
Yürüyüş rotanıza ekleyebileceğiniz iki bitişik yapı da Palazzo Salimbeni ve Palazzo Spanocchi.
Palazzo Salimbeni, dünyanın hala faaliyette olan en eski bankası kabul edilen Banca Monte dei Paschi di Siena’nın genel merkezi. Hemen yanındaki Palazzo Spanocchi ise dış cephesindeki tavan kornişlerine yerleştirilmiş Roma imparatorları büstleri ile dikkat çekiyor.
Bu iki binanın bulunduğu meydandan Via dei Rossi’ye doğru saptığınızda, ana meydandan çok da uzaklaşmadan görebileceğiniz küçük bir eser daha var. Sienalı heykeltıraş ve kuyumcu Pier Luigi Olla’nın 1995’te Bruco Contrada’sı için yaptığı çıplak kadın heykeli: La Donna alla Finestra Nel Vicolo. Dünyanızı değiştirecek bir eserden bahsetmiyorum, sadece gezerken böyle küçük detayları sevenler için bir durak.
Via dei Rossi’de pencereden dışarı bakan bir kadın heykeli fark edeceksiniz. Vai dei Rossi’ye girdiğinizde başınız yukarılarda olsun. Pencerelerin arasına saklanmış gizemli bir nesne gibi duruyor. Haritanızda Vicola Degli Orbachi’yi işaretleyebilirsiniz.
Geleneğin festivale döndüğü anlar: IL PALIO
Tarihi dokusunu kaybetmemiş bir şehir derken kastedilen sadece fiziki bir korunmuşluk değil aynı zamanda geleneklerin de hala yaşıyor olması, hem de bir festival havası içinde yaşaması. Her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde düzenlenen IL PALIO, Siena’nın “contrada” denilen 17 semtinin temsilcilerinin katıldığı bir at yarışı. Piazza del Campo’da düzenlenen yarışa, 17 contrado’nun 10’u katılıyor. Ancak yarış yılda iki kere düzenlendiği için her contrado her yıl yarışmış oluyor. Bir at ve binicisinin temsil ettiği contrado’ların kendine ait flamaları ve kıyafetleri var.
Bu dönemde (29 Hairan- 2 Temmuz ve 13-16 Ağustos) şehir ağır başlı halini bir kenara koyup, binlerce turistin akın ettiği, sokakların rengarenk süslendiği, eğlencenin devam ettiği fakat aynı zamanda konaklama fiyatlarının yükseldiği, restoranlarda oturacak yer bulunmadığı bir hale dönüşüyor. Dört gün boyunca süren hazırlıkları, biniciler ve atlar için düzenlenen toplu ayinler dördüncü günün akşamı düzenlenen büyük yarışta bir contrado şampiyonluğu kazanıyor.
En kısa zamanda Siena’yı keşfetmeniz dileğiyle…
Meltem