Söz konusu İtalya olunca gezilecek yerler kadar tadacağınız lezzetler de sizi heyecanlandırmıyor mu? İtalyan mutfağı, hangi bölgesi olursa olsun heyecanlanmak için başlı başına bir sebep. Bir beslenme düzeni bozulacaksa hakkı verilerek bozulmalı dedik ve bir İtalya seyahatini başarıyla tamamladık. Floransa da bu anlamda bizi fazlasıyla mutlu etti. İtalya’da bir restoran, bir kahveci tavsiye ederken küçük bir gerginlik hissetmiyorum diyemem. Yediklerim bir tarafta aklım deneyemediklerimde de kalıyor.
Floransa Yeme-İçme Rehberi:
Bir gurme olmadığımı ya da herhangi bir gastronomi eğitimi almadığımı göz önüne alırsak, İtalyan mutfağı benim için de birçoğunuzda olduğu gibi güzel pizza, ev yapımı makarna, harika şaraplar ve gelato demek. Ancak, İtalya’nın da birçok bölgeden oluştuğunu ve her bölgenin kendine özgü lezzetleri olduğunun farkındayım. Floransa, Toskana bölgesinin baş şehri ve Floransa mutfağı demek Toskana mutfağı demek. Toskana yemekleri ise, lezzetli lokal ürünlerin bir araya geldiği sade bir mutfak, aslında İtalya’nın tamamı gibi. Floransa ise hem geleneksel Toskana lezzetlerinin tadına bakabileceğiniz hem de güvenli limanımız pizzalara, çeşit çeşit tatlılara, makarnalara dadanabileceğiniz bol alternatifli bir rota. Toskana mutfağı da ziyan etmek yok mantığıyla ortaya çıkan bir mutfak. Ancak bütün bu geleneksel lezzetlerin yanında turistik olarak bir adım öne çıkan Bistece alla Florentina.
Toskana mutfağının bir özelliği de tuzsuz ekmekleri. Zeytinyağlarının ve malzemelerin lezzetinden o kadar eminler ki ekmeğe tuz atıp tatlandırma gibi bir ihtiyaca düşmemişler.
Schiacciata: Yine de bütün ekmekleri için tuzsuz demeyelim. Çünkü tırnak pide görünümlü bu ekmek tuzlu ve yağlı. Focaccia’ya benzese de mayasız olması, daha kuru bir form veriyor. Herhangi bir fırında bulmak çok kolay.
Fettunta: Tuzsuz Toskana ekmeğinin kızartılıp üzerine zeytinyağı ve bazen de sarımsak ile servis edilen bir aperatif diyebiliriz. Sarımsaklı ekmekle eş tutulmasına Toskanalılar çok sinirleniyormuş.
Crostini: Bayat ekmeğin üzerine tavuk ciğer patenin sürülmesiyle yapılan bir antipasto. Tabi ki o ciğer pateyi lezzetlendirmek için ekledikleri başka malzemeler de var.
Ribollita: Bayat ekmeklerin ve önceki günden kalan sebzelerin birleşiminden ortaya çıkan bir Toskana çorbası. Floransa’da birçok Trattoira’nın menüsünde var.
Pappa al pomodoro: Bayat ekmek çorbasının domates ve fesleğenli versiyonu diyebiliriz. Pappa lapa anlamına da geliyormuş.
Papardelle al cinghiale: Ragu soslu taze makarna, Floransa’da denemenizi tavsiye ettiğimiz lezzetlerden. Domuz eti yemekle ilgili bir sıkıntınız yoksa bu makarnayı seveceğinize eminim.
Lampredotto: Floransa’daki sokak lezzetlerinin kralı desek abartmayız. Sakatat sevenler için denenmesi gereken lezzetlerin ilki olsa gerek. Floransa’ya has schiacciata ekmeğinin içinde servis edilen bu sokak lezzetinin seveni çok.
Tagliatelle funghi porcini e tartufo: Toskana’da en çok yetişen ve haliyle çokça tükettikleri bir ürün de mantar. Porçini ve trüf mantarı bölgedeki en verimli iki tür. Bu lokal ürünü, yetiştiği yerde, taze makarna ile birleşmiş halde yemeye kimsenin itirazı olacağını düşünmüyorum.
Bistecca alla Florentina: Gelelim özellikle turistlerin göz bebeği, Floransa’nın en çok ün kazanmış yiyeceğine. Kendisi bir ana yemek olsa da tek kişilik düşünmeyin. Çok büyük servis edildiği için rahatlıkla paylaşabilirsiniz. Floransa bifteği ile ilgili çeşitli rivayetler var. Mediciler zamanından San Lorenzo bayramı kutlamalarında, şehirde yapılıp halka dağıtıldığı ve bu kutlamalara denk gelen İngiliz şövalyelerinin beef steak dedikleri için yerel dile bistecca olarak geçtiği döyleniyor. Biraz “Americano” hikayesini de çağrıştırıyor. Rivayetler bir tarafa, 1950 yılında İtalya’da Bistecca Partisi kurulmuş. Partito della Bistecca, 1953 yılında genel seçimlere de katılmış. Vaatleri ise “hergün herkese 450g biftek!”
Cantucci – Schiacciata: Cantucci aslında hepimizin Biscotti olarak aşina olduğu lezzetin Toskana versiyonu. Bir nevi bademli biscotti desek yanlış olmaz. Biscotti ise iki kere fırınlanmış anlamına geliyormuş.
Schiacciata alla Fiorentina ise bence kimsenin karşı koyamayacağı bir lezzet. Portakallı yumuşacık çok lezzetli bir kek. Tatlının geçmişine bakınca, çoğunlukla festival zamanları yapılması diğer tatlılardan bir adım öne çıkarmış olabilir. Ancak şu Floransa’nın tarihi kafelerinde bu keki her an bulabilirsiniz. Üzeri genelde pudra şekeri kaplı ve kakaodan işlenmiş Floransa simgesi bulunuyor. Tanımamanız mümkün değil.
Kahvaltı- Kahve:
Ditta Artigianale:
İtalya kahve konusunu aşmış bir memleket olduğuna göre üçüncü nesil kahvecilere çok da ihtiyacı yok. Ama siz derseniz ki bizim ille de ihtiyacımız var, Ditta Artgianale, Floransa’da akla gelen ilk adres. Üç şubesi bulunan kahveci, kahvaltı menüsüyle de tercih sebebimiz oldu. Bowl’lar ve ekmek üstü lezzetleriyle de bizi memnun etti.
Melaleuca:
Kruvasan, kahve, pancake ya da ekmek üstü lezzetlerden devam edersek Melaleuca için de olumlu yorumlar yapabiliriz. Sabah erken saatlerde gitmeye özen gösterin. Floransa’da bu tarz mekanlar çok fazla olmadığı için saat ilerledikçe bir yığılma olabiliyor.
Rooster:
Floransalıların ve turistlerin tercih ettiği bu adresin menüsü oldukça geniş. İlk iki adres kadar gönlümü çelmese de doyurucu bir kahvaltı için en uygun mekanlardan biri. Taze sıkılmış meyve suları, detoks içecekler ve smootie bakımından da geniş bir menüsü var. Tabi ki yine sabahın ilerleyen saatlerinde kapısında kuyruk oluşan yerlerden.
Floransa’da Görülmesi Gereken Tarihi Kafeler
Gilli:
Floransa’nın iki yüz yetmiş yılına tanıklık eden Gilli, bir İsveçli aile tarafından pasta ve hamur işleri yapan bir dükkan olarak açılmış. Günümüzde ise pastane konseptini bir hayli genişletip restoran olarak da hizmet veriyor. Gilli özellikle çikolata konusunda çok iddialı. Floransa’nın tam göbeğinde olduğu için ekstra bir vakit ayırmadan kahve- tatlı ikilisi için tercih edebilirsiniz.
Rivoire:
Torino’dan Floransa’ya uzanan bir başka on dokuzuncu yüzyıl kafesi de Rivoire. Enrico Rivoire, Torino Kraliyet Ailesi’nin çikolatacısıyken, 1875 yılında Floransa Birleşik İtalya Krallığı’nın başkenti olunca Enrico Rivoire da Floransa’nın yolunu tutmuş. Burası da Gilli gibi sadece bir çikolatacı olarak kalmamış. Restoran, bar kısmı da var.
Paszkowski Concerto:
1903’te açılan Paskowski kafe, sadece İtalyan entelektüellerinin değil Avrupa’nın her köşesinden sanatçıların buluşma noktasıymış. Kafede gerçekleşen piyano konserleri mekanı diğer çağdaşlarının arasında daha farklı kılmış. Bulunduğu bina 1991 yılında Ulusal Anıt kabul edilmiş.
Caffé Scudieri:
Son önerimiz de 1939 beri Floransa’nın merkezinde yer alan, terasının sunduğu Duomo ve San Giovanni Vaftizhane manzarasıyla tercih sebebi olabilecek Scudieri. Burada bir şey deneyecekseniz Toskana’ya özgü olduğunu söyledikleri artisan bisküvilerini seçebilirsiniz.
Trattoria / Osteria ve Diğerleri:
4 Leoni:
Floransa mutfağının tadına bakmak için Oltrarno Bölgesi’ndeki bu trattoria’yı seçmemizin sebeplerinden biri, Piazza della Passera’ya bakan dıştaki oturma alanı olmuş olabilir. Çünkü Oltrarno Bölgesi’ni zaten çok sevmişken, özellikle trattoria’nın olduğu Passera Meydanı’nın minik bir İtalyan kasabasını andırması sevgimizi biraz daha besledi. Trattoria’ya gelirsek, cantucci, crostini gibi yerel tarifleri bulabileceğiniz geniş bir menüsü var. Klasik trattoria dekorasyonuna biraz daha modern dokunuşlar da eklenmiş.
Trattoria Antichi Cancelli:
Ta taam.. İşte tam bir fiyat performans işletmesiyle karşınızdayız. İlk günün günahı olmaz, otele valizleri atalım hemen bir şeyler yiyelim düşüncesinin başarıyla sonuçlandığı seçimlerden biri oldu. Floransa mutfağına “papardelle al cinghiale” ile burada giriş yaptık. San Lorenzo’da tren istasyonuna da yakın restoran için güzel duygular besliyoruz.
Pizza:
Caffé Italiano:
Floransa’da değil sanırım kendi kişisel tarihimde denediğim en başarılı pizzanın adresi burası. San Croce’deki bu eski pizzacı gerçekten çok lezzetli. Menüde çok seçenek yok. Kafa karışmıyor. Hayatımda yediğim en lezzetli Napoli pizza için müteşekkirim.
Berbere:
Hamurcular kendilerini belli ediyor. Çünkü yerel mutfaktan çok pizza denediğimiz gerçeğiyle yüzleştiğimiz bir andayız. Berbere, Bologna’dan aşina olduğumuz, garanti lezzet dediğimiz adreslerden. Özellikle kalın hamur sevenler için Berbere’yi öneriyorum. Floransa’da iki şubesi var.
Neromo:
Menüsündeki Florentine Steak dışında Toskana mutfağıyla pek bağlantısı olmayan, sonradan araştırınca Salento Bölgesi’nin tariflerini kullanan bir restoran olduğunu farkettiğimiz Neromo, San Spirito Bölgesi’nde turistlerin daha az uğradığı bir yer. Floransa, Salento, Roma, Milano çok da ayırt edecek donanımda olmadığımıza göre, eh birazcık da lokal mutfağın tadına baktığımız için, bu noktaya hiç takılmadan Neromo’da oldukça lezzetli bir akşam yemeği yedik ve size de gönül rahatlığıyla tavsiye ediyoruz.
Kategorileştiremediklerimiz!
La Menagere:
Evet, kategorişeltiremediğimiz bir yer varsa o da Menager’dir. Çünkü Menagere’de her şey var. Everything everything! Böyle söyleyince çok saçma bir yer olduğunu düşünebilirsiniz ama Floransa’daki en cool adreslerden biri olduğu kesin. Hem restoran hem kokteyl bar. Hem çiçekçi hem kitapçı. Hem beyaz yakalıların çalıştığı hem de bir grup kadının bekarlığa veda yemeği yediği bir yerden bahsediyoruz. Sadece bir kahve ya da yemek öncesi güzel bir kokteyl için uğrayabilirsiniz ya da rezervasyonunuzu yaptırıp akşam yemeğini bu ilginç mekanda yiyebilirsiniz.
San Paolino:
25 Hours Otel’in çatısı altında, yine oldukça cool bir Floransa deneyimi için öğlen ya da akşam yemeğinde tercih edebileceğiniz çok güzel bir adres. Menülerinin klasik İtalyan mutfağı ve Toskana mutfağının bir birleşimi olduğunu belirtiyorlar.
Fiyatlara gelirsek, akşam menüsünde ana yemekler 20-25.00€ arasında değişirken, öğle menüsünde ana yemekler 10-15.00€ arası değişiyor. Diğer restoranlarla kıyaslandığında biraz daha pahalı olsa da tercih edilebilir.
Alimentari:
Aynı otelin içinde San Paolina Meydanı’na açılan market görünümlü küçük bir kafe var. Hem yerel ürünlerden satın alabileceğiniz, sandviç, panini ya da şarküteri ürünlerinin tadına bakabileceğiniz, kahve ya da içki içebileceğiniz kafe, yine küçük bir meydana attığı masalarıyla bizim keyif aldığımız yerlerden biri oldu.
Le Murate: Caffé Letterario
Ortamı çok sevdiğim özellikle akşam üstü ya da yemek sonrası bir şeyler içmek için tercih edilebilecek bir mekan. Şu an “Murate Art District” dedikleri eski manastır ve hapishanenin bir sanat merkezine çevrildiği ve etkinliklerin düzenlendiği alanın avlusundaki kafenin içinde küçük bir kütüphane var. Basit atıştırmalıklar da bulabileceğiniz bir menüsü var.
Mercato Centrale: Toskana mutfağının neredeyse tüm öğelerini tek yerde görmek isterseniz, Mercato Central doğru bir adres. Sadece yerel mutfağı değil, hem İtalya’nın başka yörelerine ait mutfakları hem de dünya mutfağından da birkaç kuple bulabileceğiniz bir adres. Ekmek ve karbonhidrat işleri için “PANK”, en meşhur sokak lezzeti lampredotto için “IL LAMPREDOTTO”, meşhur trüf mantarlı bir lezzet için “THE TRFUFFLES” a uğrayabilirsiniz. Bir de Ristorante Tosca’da yukarıda bahsettiğimiz lokal yemeklerin çoğunu menüde görmek mümkün. Tabi ki mevsime göre menüleri değişiyor.
Mercato Centrale, şarküteri, taze balık, fırın ürünleri, dondurma, tatlı, taze makarna deneyebileceğiniz ve satın alabileceğiniz bir yer. Eğer Floransa’da sınırlı vaktiniz varsa ve işin mutfağı ile de ilgileniyorsanız, ilk olarak buraya gidin.
Dört güne sığdırabildiğimiz her noktayı paylaştık. Hem gezerken hem de yerken çok keyif aldığımız bir adres oldu Floransa. En kısa zamanda yolunuzun bu harika şehir ile kesişmesini diliyorum.
#ikigeceucgunn