İtalya’ya gelip de aç kalmak ne mümkün. Üzgünüz ama bu coğrafyaya gelip de aç kaldık diyenlere hem inanmayız hem de sorun coğrafyada değil sende şeklinde bir yanıt verebiliriz. İtalya’da yiyecek bulmak en sor dert. Hele Bolonya’da en en son dert. Burada en büyük derdiniz olsa olsa menüden, yiyeceğiniz leziz karbonhidratları et yerine sebzeli bir şeylerle harmanlamak için gösterdiğiniz çaba olur. Buna da dert derseniz tabi. Emilia-Romagna Bölgesi’nin aynı zamanda yemek başkenti de sayılabilecek bu küçük şehre, dünyaya ün salmış bolonez sos aracılığıyla aşina olabilirsiniz. Nitekim spagetti bolonez’in bu şehirde aslında var olmaması da ayrı bir ironi. Biz kendi mutfağımızda spagetti bolonez yapmaya devam edelim, ancak Bolonya’da işin iç yüzünü keşfetmek isterseniz yapacağınız ilk iş bir iki günlüğüne Spagetti Bolonez diye bir ürünün varlığını unutup Tagliatelle al Ragu’nun peşine düşmek olsun. Bu konuya tekrar döneceğiz.
Makarnanın İtalyan mutfağındaki yerini anlatmaya gerek yok. Bolonya ise bu İtalyan demirbaşının en güzel, en özenle hazırlandığı yerlerden biri. El yapımı taze makarna yiyebileceğiniz, alabileceğiniz tarihi dükkanlar, hepsi birbirinden iddialı eski-yeni restoranlar, İtalyan iştahını hissedebileceğiniz yemek pazarları, öğrenci nüfusunun çokluğuyla her köşe başı rastlayabileceğiniz dilim pizzacılar ve yeni açılan kahveciler ile iyice renklenen Bolonya sokakları, ikinci gidişimizde de bizi hayal kırıklığına uğratmadı.
Bolonya’da sizi daha çok zorlayabilecek bir şey varsa o da nerede yemeli seçimidir. Genelde bir ya da iki gün zaman ayrılan bu küçük İtalyan şehrinde, Bolonya’da en iyi restoranları gibi bir araştırma yaptığınızda farklı kaynaklardan birçok tavsiye ile karşılaşıyorsunuz. İşte bu kötü haber. Vakit yok ama yer çok. İyi haber ise, şansınızı nerede kullanırsanız kullanın belli bir kalitenin üstünde olacağını düşünüyoruz. Restoran arayışlarınız sizi iki kanala yönlendiriyor. “Trattoria mı Osteria mı” İtalyanca bilmediğimiz için konu hakkında derin bir araştırma yapamasak da arama motorunun bize söylediği ve ikna olduğumuz açıklamayı aktaralım. Fiyat, mekan ve servis bağlamında bir sıralama yapmak gerekirse ristorante, trattoira, osteria ve enoteca olarak sıralanabilir. Trattoria’lar genellikle aile işletmesi olan, lokal yemekler sunan ve basılı menüleri olmayan, restoranlara göre daha basit osterialara göre daha kapsamlı mekanlar. Bir anlamda araftalar. Osterialar ise genelde şarabın yanına günlük değişebilen, bir ya da iki ana yemek sunan işletmeler. Enoteca’lar da ise atıştırmalık dışında yemek bulma şansınız pek yok. Ancak belirtmek de yarar var ki bu yazılı tarifler, belli ki bir zamanlar öncesi için geçerliymiş. En azından Bolonya için, bu ayrımların tabela dışında pek de bir geçerliliği yok. Mekanların hepsi basit, hepsi yerel lezzetler sunuyor.
Mekanlar konusunda biraz aydınlandıktan sonra, ikinci araştırma konumuz Bolonya’da Ne Yenir? oldu. Bazen zengin bir mutfak, sizin yeme alışkanlıklarınızla örtüşmeyebiliyor. Ancak söz konusu durum Bolonya için geçerli değil. Ne de olsa hammaddemiz karbonhidrat. Bolonya mutfağının en meşhur dörtlüsü Tagliatelle al Ragu, Tortellini in Brado, Mortadella ve Lasagna Verdi.
Tagliatelle al Ragu: Dünyada Bolonez sos olarak bilinen asıl adı Ragu olan sosun tagliatelle ile birleşmesiyle ortaya çıkan bu kalori canavarı Bolonya’da, turist ya da yerli, herkesin iştahla yediği temel besin olabilir. Ragu sosu kıymalı bir sos olduğu için domuz eti yemiyorsanız kıymanın türünü sormakta yarar var. Genelde iki cins kıyma karışımı kullanıldığı için seçenekleriniz arasında alt sıralara inebilir. Ancak en azından ev yapımı taze tagliatelleri başka bir sosla denemeyi unutmayın.
Tortellini in Brado: Soz konusu tortellinigiller olunca en azından bizim Bolonya’da farkına vardığımız bir olgu ortaya çıkıyor. Menüye baktığınızda tortellini ve tortelloni olmak üzere iki seçenek görüyorsunuz. Tortellini daha küçük ve et dolgulu hamur parçacıklarıyken tortelloni peynir dolgulu ve daha büyük hamur taneciklerinden oluşuyor. Bolonya mutfağının en meşhur yemeklerinden biri Tortellini in Brado et suyunda, çorba kıvamında çok lezzetli bir hamur işi.
Mortadella: Geleneksel Bolonya sosisi olarak tanımlayabileceğimiz Mortadella’nın ham maddesi de domuz eti. Yemek isterseniz tarihi kent içindeki Quadrilatero Bölgesi’ndeki şarküterilerde tadına bakabilirsiniz.
Güzel bir İtalyan şarabı yemeklerinize eşlik etsin isterseniz Sangiovese, Pignoletto ve bizim favorimiz Lambrusco’yu deneyebilirsiniz.
Bolonya mutfağına dair bildiklerimizi paylaştıktan sonra, iki günde deneyimleyebildiğimiz mekanları da sıralıyoruz. Bolonya eski bir şehir ancak son gidişimizde fark ettik ki, şehirdeki genç nüfus bazı mekanlara da yansımış. Ancak bu mekanların çoğu turistik merkezin biraz dışında. Tam da bu yüzdendir ki bizim listemiz şehrin göbeğinde, sizi çok da yormayacak yerler. Buyrun Bolonya yeme-içme önerilerimize.
Kahvaltı/ Kahve
Pappare: Meşhur Bolonya Kuleleri’nin yanı başında Via Zambini üzerinde tazecik ve binbir çeşit kruvasan, portakal suyu, mis gibi İtalyan kahvesi ve isterseniz granola seçenekleriyle güne başlayabilirsiniz. Kruvasan barının önünde hangisini yesem diye kafa patlatmak bile çok güzel.
Ca Paletti: Yumurtamı yemeden güne başlayamam diyenler için yine Via Zambini üzerinde Pappare’nin neredeyse tam karşısında Ca Paletti önereceğimiz yerlerden biri. Kahvaltı menülerine aldırmayın, sadece sebzeli bir omlet istediğiniz de gelen kocaman porsiyonla karnınızın doyacağını düşünüyoruz.
Botanica Lab: Kruvasan ve kahve ile güne başlayabilenlerdenseniz sabahları, değilseniz gün içinde herhangi bir saatte buraya yolunuzu düşürebilirsiniz. Kahvaltıdan ziyade tatlı seçenekleri arasında bir hayli bocaladığımız söyleyebiliriz.
Incucina: İki buçuk güne ne kadar mekan sığdırabiliriz diye düşünürken, bir yerden çıkıp diğerine giderken bulduk kendimizi. Yolunuz buraya düşerse cam kenarındaki o masayı kapın ve bir dilim limonlu cheescake sipariş edin.
Café Terzi: Herhangi bir Bolonya rehberi gördünüz mü ki içinde Café Terzi önerisi bulunmasın. Biz de sizi hayal kırıklığına uğratmayalım ve İtalyan tarzını en iyi hissedebileceğiniz mekanlardan biri Café Terzi’yi listemize ekleyelim. Çünkü bu basit ve sade görünen yer, İtalya’da olduğunuzu, barda espressonuzu hızlıca yudumlayıp yolunuza devam edeceğinizi ve düşündüğünüzde İtalyanlar için bu küçük rutinin aslında ne kadar keyifli bir his olduğunu anlayabileceğiniz bir yer burası. Sadece atmosferi için değil, lezzetli kahveleri için de kesinlikle uğranması gereken bir yer.
Café Pasticceria Gamberini: Şehrin yüzyıllık pastanesine uğramadan dönmek bizce haksızlık olurdu. Bir kalabalık da siz olun. Burası için günün en güzel saati ne olurdu derseniz, bizce tam bir beş çayı atmosferi.
Rodolfo: Pazar günü Bolonya’daysanız, çok şanslınız. Çünkü brunch gününü yakaladınız demektir. Yukarıda saydığımız mekanlar gibi Rodolfo’da Pazar günü bizim tanışamadığımız başka bir kimliğe bürünüyor. Biz hafta içi halini de pek sevdik. Gün ortası olmasına rağmen kalabalık, ara sokaklarda saklı ama Bolonyalı gençlerin belli ki favori mekanlarından olmuş bir yer.
Osteria/Trattoria
Daha önce de belirttiğimiz gibi elinizi sallasanız bir Osteria ya da Trattoria’ya denk gelebileceğiniz kızıl şehirde, birbirinden iddialı, uzun yıllardır hizmet veren bir işletme bulmak çok kolay. İki günlük bir Bolonya macerasında, kabul edersiniz ki listemize aldığımız her yere gidemedik. Aldığımız karbonhidratı yakmak için harekete ihtiyacımız olduğu gerçeğini de kabullenerek, az ama öz listemizi sizinle de paylaşalım. Bizim önerilerimiz, Bolonyalılar ve tursitler tarafından listelerin üst sıralarına konumlanmış, buna rağmen çok da bütçeyi zorlamayacak tarzda yerler.
Osteria dell’Orso: Biliyoruz şaşırmadınız. Biliyoruz bu yazıyı belki başka bir yer daha vardır umudu ile okuyorsunuz. Ancak Osteria dell’Orso bizim listemizde de yer alıyor. Tagliatelle al Ragu ile ün yapmış Osteria’da deneyebileceğiniz başka ürünler de var. Tortellini in Brado burada deneyebileceğiniz lezzetlerden biri.
Trattoria Anna Maria: Duvarları, “İtalyan ünlüsü” ile dolup taşan, her an bir fotoğrafta Mahsun Kırmızıgül, Petek Dinçöz, İzzet Yıldızhan’la karşılaşabileceğinizi düşündüren Bolonya restoranı, gittiklerimiz arasında en pahalısı. Menüde, ev yapımı makarna dışında tercih edebileceğiniz tavşan eti, ördek eti gibi seçenekler de var.
Ristorantino Il Tinello: Bolonya’ya akşam üstü ve aç varsıysanız, diğer seçeneklere yürümek gözünüzde büyüdüyse kulelerin dibinde Via Zambini üstündeki bu tatlı restorana uğrayıp lezzetli bir gnocchi yiyerek ve yanında bir kadeh Lumbrusco içerek kendinizi ödüllendirebilirsiniz.
Berberé Pizzeria: Bolonya aynı zamanda bir öğrenci şehri, yeme-içme hususunu ucuza kapatmak istiyorsanız bu konuda hiç zorlanmayacaksınız. Dilim pizzacılar, Bolonya’nın dört bir köşesinde. Ancak bizim önerimiz, kepekli pizza hamurlarından gelen lezzeti ve çok tatlı atmosferi için biraz yol alıp, Berberé Pizzeria’ya ulaşmanız. Bize inanmazsanız, başka blogları da okuyun deriz.
Mercato delle Erbe: Hem restoranları hem manav ve şarküteri bölümleri olan Pazar, özellikle yaz akşamları çok daha hareketli. Gün içinde uğradığınızda pek hayat yokmuş gibi görünse de akşam saatleri tekrar uğramayı unutmayın. Ortalık biraz daha şenlenmiş olacak. Buradaki önerimiz ise Alto.
Mercato di Mezzo: Adresimiz, turistik merkezin kalbinde, Quadrilatero’da, yaz-kış önünde kırmızı sandalyeler olan bir küçük “mercato”. Önce küçük bir vitrin turu, ardından yanınızdakilerle iş bölümü. Herkes istediği vitrine doğru tam gaz ilerlesin, alacağını alsın. Sonraki adım, ister ortadaki masalarda ister kırmızı sandalyelerde buluşma. Sonra, biraz daha yürüyüp yeni kalorilere yer açma.
La Sorbetteria Castiglione:
İtalya’da en iyi “gelato” diye bir arayışta olmak ne kadar doğrudur bilemiyoruz. Çünkü kültürlerinin önemli bir parçası ve tabi ki belli bir standarta ulaşmış olmaları sürpriz değil. Tabi ki bir “gelato”dan beklentimiz bir Maraş dondundurması değil. Bologna’dan bir gelato yemeden dönmeyelim derseniz, ilk gidişimizde konakladığımız evin tatlı ev sahibesinin önerdiği ve asla hayal kırıklığına uğramadığımız bu işletmeyi tavsiye ederiz.
Umarız yolunuz en kısa zamanda bu şehirle kesişir. Hem hayat dolu havası, hem lezzetli mutfağıyla güzel vakit geçireceğiniz bir seyahat olarak anılarınıza eklenir.
Keyifli Seyahatler
#ikigeceucgunn